SORU 293 : 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücade Edilmesi Hakkında Kanun'da yapılacak değişikliklerle ilgili görüşler.


Av.Özgür Eralp
Şubat 2014 – Ankara
www.ozgureralp.av.tr
 
04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücade Edilmesi Hakkında Kanun’da yapılacak değişikliklerle ilgili görüşlerim aşağıdaki gibidir.
 

  1. Türkiyede internet siteleriyle ve sosyal medya uygulamalarıyla ilgili olarak yasa değişiklikleri yapılmalıdır. Böyle bir gereksinim vardır ve esasen kamuoyunun da beklentisi bu yöndedir. Ancak bu yasa değişikliklerinin yapılma şekli daha titiz ve uzun bir çalışma sürecinden sonra gerçekleştirilmelidir.
  2. Ülkemizde özellikle son yıllarda gündeme gelen olaylar gözetilerek hızlı bir şekilde yasa hazırlığı yapıldığı ve bu tasarıların hemen yasalaşarak Resmi Gazetede yayınlanmak suretiyle yürürlüğe girdiği görülmektedir.
  3. Bu durum özellikle yasaları uygulayacak olan hakim, savcı ve avukatlar için zor bir süreci de beraberinde getirmektedir. Zira her yeni yasa değişikliği kökleşmiş Mahkeme içtihatları oluşmasına engel teşkil etmektedir. Günümüzde bir hukuki uyuşmazlığın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşeceği sürenin 2-5 yıl arasında olduğu düşünülürse kökleşmiş içtihatların oluşabilmesi için en azından 10 senelik bir sürenin geçmesi gerektiği öngörülebilir. Hukuk sistemi oturmuş devletlerde 50 yıllık kökleşmiş içtihatlar ışığına yargılamaların sürdüğünü bilmekte de fayda var.
  4. Özellikle bilişim gibi hukuk camiasının çok yakından takip edemediği konularda ise sürekli olarak yasaların değişmesi ayrı bir sorun teşkil etmektedir.
  5. Esasen kanun yapma da bir sanattır ve kendine has özel teknikleri vardır. Öncelikle o konuda yasal değişiklik yapılmasına gerek duyan sivil toplum örgütleri, üniversiteler, yargı organları, meslek grupları, medya ve günümüzde çok etkin olarak kullanılan internet ve sosyal medyada bu konunun tartışılması büyük önem taşımaktadır. Nitekim bu yasa tasarısı ile ilgili olarak twitter, facebook gibi sosyal medya uygulamaları aracılığıyla kişiler ve kuruluşlar son derece yoğun bir şekilde tepki koymaktadırlar. Bu tepkiler ve görüşler bir süzgeçten geçirilmeli, yararlı olanlar değerlendirilmeli ve uygun bulunmayan yoğunluktaki görüşlerin de neden uygun bulunmadığı kamuoyunu tatmin edecek şekilde gerekçelendirilerek açıklanmalıdır.
  6. Konunun uzmanı olan kişi ve kurumların bir araya geldiği çalıştay türü bilimsel etkinliklerle yasa maddelerinin temeli hazırlanmalı ve bunun sonucunda ortak uzlaşı ile çıkan metin muhakkak kamuoyunun görüşlerine sunulmalıdır. Nitekim kamuyounda “Abant Kriterleri” ve “Kartepe Kriterleri” olarak adlandırılan kriterler bu tür çalışmaların sonucunda oluşturulmuşlardır.
  7. 2008 yılında İnternet İçerik Düzenleme (5651 sayılı kanun dahil ve hariç site düzenlemeleri) Çalıştayına, özel ve kamudan, 40 farklı kurumdan 65 kişinin katılmıştı.
  8. 2010 yılında Kartepede düzenlenen çalıştayda ise katılımcılarının çoğunluğuyla, İnternetin insanlığın önünde yepyeni ufuklar açtığını hatırlayarak, internetin bilginin ve fikirlerin özgürce dolaşması için etkin bir araç olduğunu, bu aracın kullanılmasında anonimlik ve mahremiyetin korunması gereken değerler olduğunu gözeterek, internetin kötüye kullanılarak bireysel hak ve özgürlüklere zarar verebileceğini de gözönüne alarak, internetle ilgili kısıtlamaların temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmadan sadece evrensel hukuka uygun kanunlarla ve yargıç kararıyla mümkün olabileceğinin altını çizerek;

    Aşağıda sayılan temel ilkeleri kamuoyuna açıklamayı kendilerine görev bilmişlerdir.

    İLKE 1 – İnternette fikir ve düşüncelerin yayılmasında büyük rol oynayan Web 2.0 siteleri (bloglar, forumlar, video siteleri, sosyal ağlar vs) çok sesliliğin ve demokrasinin bir parçası olarak anlaşılmalıdır.
    İLKE 2- İnternetin tüm aktörleri, öncelikle özdenetim mekanizmasını (proaktif müdaheleler) işletmeli, hukuka aykırı içeriklerin önlenmesi için “Uyar – Kaldır” prensibini de benimsemelidir. Kamu otoritesi, özdenetim mekanizmalarını ve sivil inisiyatifleri desteklemelidir.
    İLKE 3- Erişim engelleme kararları, ön inceleme raporu ve hukuki gerekçeleriyle birlikte sadece yargıç kararıyla mümkün olmalı, bu kararlara itiraz prosedürü hızlı ve etkin olarak yapılandırılmalıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, kanunla açıkça yetkili kılınmış merci veya Cumhuriyet Savcısı tarafından verilebilecek erişim engellenmesi kararları, 24 saat içerisinde yargıç onayına sunulmalı. Onaylamama halinde erişimin engellenmesi kendiliğinden kalkmalı
    İLKE 4- Erişim engelleme kararları, orantılılık ve ölçülülük ilkeleri gözetilerek, ancak ve ancak son çare (ultima ratio) olarak bir koruma tedbiri olarak görülmelidir.
    İLKE 5- İnternet sitelerine erişimin engellenmesi kararlarının yerine getirilmesi TİB tarafından sağlanmalıdır ve ilgili mevzuat düzenlenmesi yapılmalıdır. Erişim engelleme kararlarında ve engellenen sitelerin girişinde, engelleme sebebi, gerekçesi, tedbirin süresi ve itiraz prosedürü açıkça belirtilmelidir.
    İLKE 6 – 5651 sayılı yasada öngörülen katalog suçların kapsamı yeniden değerlendirilmelidir.
    İLKE 7- Bir internet sitesinin tamamına erişimi engellemek yerine, sadece zararlı ve hukuka aykırı içeriklerin engellenmesi yoluna gidilmesi ve bu içerikleri oluşturanların yargılanması sağlanmalıdır. İnternetin Uluslar arası karakteri gözönüne alınarak diğer ülkelerle işbirliğine gidilmeli, Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesi imzalanması konusunda çalışmalar hızlandırılmalıdır.
    İLKE 8- Erişim ve yer sağlayıcı tarafından tutulan trafik kayıtlarının doğruluğunu, değiştirilmezliğini ve bütünlüğünü sağlayacak tedbirler alınmalı, bu kayıtların sadece adli makamlarca ve delil elde etmek amacıyla sınırlı olmak üzere gizliliği sağlanmalıdır.
    İLKE 9- İnternet’in özgür doğası dikkate alınarak, İnternet medyasının tanımlaması yapılmalı, getirilen kriterler eşliğinde internet medyası, basına tanınan cezai sorumluluk ve dava sürelerine ait hak ve özgürlüklerden tamamen yararlanabilmelidir.
    İLKE 10 – Devletin internet konusundaki ana görevi, topluma ilköğretimden itibaren eğitim vermek ve bilinçlendirme yapmakla sınırlı olmalıdır. İnternetteki zararlı içeriklerden çocukların korunması amacıyla, uzmanlar tarafından içerik sınıflandırması yapılmalı ve aileler ücretsiz çocuk filtresi kullanması yönünde özendirilmelidir.
    İLKE 11 – Çocuk Pornografisi çok önemlidir. Sadece 5651 ile sınırlı kalmamalıdır. Daha özel bir düzenleme yapılmalıdır.
    İLKE 12 – İnternet ortamında işlenen suçlarda açıkça yetki düzenlemesi yapılmalıdır. Yargıda uzmanlaşmaya önem verilmeli, bilirkişilik müessesesi daha işlevsel hale getirilmelidir. Kurumlar arası işbirliği tanımlanmalıdır.
    ILKE 13-Uygulamacıların eğitimi ve farkındalığı sağlanmalı

  9. Durum böyle olmakla birlikte  İnternet Geliştirme Kurulu’nun resmi internet sitesinde halen yayınlanan http://kurul.ubak.gov.tr/ sayfada bu yasayla ilgili olarak kişi ve kuruluşların görüşlerinin dahi dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Bilmeyenler için İnternet Geliştirme Kurulu’nun 01/11/2011 tarihli, 28102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KHK / 655 Karar Sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 29.Maddesine dayanılarak oluşturulduğunu belirtmekte fayda var. Buna göre İNTERNET GELİŞTİRME KURULU GÖREVLERİ İnternet ortamının ekonomik, ticari ve sosyal hayat ile bilim, eğitim ve kültür alanında etkin, yaygın kolay erişilebilir olarak kullanımını teşvik edecek politika ve strateji önerileri hazırlamak ve Bakana sunmaki Türk Kültürü, Türk Tarihi ve Türk Dünyasıyla ilgili bilgilerin internet ortamında daha fazla yer alması ve bunların tanıtılması hususunda çalışmalar yapmak, yaptırmak ve öneriler hazırlamak ve Bakana sunmak.c.İnternet ortamının güvenli, serbest, özgür ve faydalı kullanımı ile katma değer üretmesine yönelik öneriler hazırlamak ve Bakana sunmaktır.
  10. Uygulayıcılar tarafından ortaklaşa hazırlanan metin üzerinde elbette muhalif görüşler de olacaktır ve bunlar serbestçe yasama sürecinin başlatıldığı TBMM’de değerlendirilerek yasalaşma süreci tamamlanacaktır.İşte bu süreçlerden geçilmeden hazırlanan yasa tasarıları da her zaman kamuoyunda tartışılmaya devam edecektir.
  11. Konumuz itibariyle de neredeyse 7 yıl önce yasalaşan 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücade Edilmesi Hakkında Kanun’da yapılması gereken değişikliklerle ilgili bir çok çalıştay, konferans ve benzeri bilimsel çalışma yapılmış ancak bu görüşlerden çok fazla yararlanmadan yeni bir yasa tasarısı hazırlandığı gözlemlenmiştir.

  12. Özellikle bilişim ve İnternetle ilgili halen birçok yasa tasarısı beklerken yeni tasarılar ortaya çıkmakta ve bunlar ilginç bir şekilde hemen yasalaşmaktadır.

  13. Örneğin Türkiye’de bir türlü yasalaşamayan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı Taslağı böyledir. Hâlâ bu tasarı Başbakanlık’ta bekliyor. Tasarı taslağıyla; kişisel nitelikteki verilerin tanımının yapılması, esas ve unsurlarının belirlenmesi ve korunması amacıyla idarî bir yapının oluşturulması ile bireylerin şahsiyet haklarının himayesine ilişkin düzenlemeler getirilmesini amaçlayan hükümlere yer veriliyor. Bunlar ülkemiz açısından önemli.

  14. Aynı şekilde Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı, 3 Eylül 2012’de TBMM Başkanlığı’na sunuldu ve halen yasalaşmadı. Tasarı ile, Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan ve sanal ortamda işlenen suçların ortak tanımlarının yapılması, bu alanda ülkelerin maddi ceza hukuku unsurlarını uyumlu hale getirme, suçların soruşturulması ve kovuşturulması için gerekli olan yerel ceza usul hukuku yetkilerini sağlama ve uluslararası işbirliği rejimi oluşturmayı amaçlayan ve ülkemizin Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulan ortak hukuk sistemine siber ortamda işlenen suçlarla mücadele alanında da dâhil olmasını sağlayacak olan “Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi”nin onaylanmasının uygun bulunması öngörülüyor.

  15. Yine aynı şekilde Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı, 21 Ekim 2011’de TBMM’ye geldi ve halen yasalaşmadı. Tasarı ile elektronik ticarete ve bilgi toplumu hizmetlerine ilişkin esas ve usuller ile istenmeyen elektronik postalara ilişkin hükümler düzenlenirken Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili mevzuatı ile Türk mevzuatı arasında uyum sağlanması amaçlanıyor. Bu da e-ticareti açısından önemli bir konu.

  16. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı da 2012’den beri gündemde olmakla birlikte halen yasa tasarısı metni kamuya açılmadı. Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın başkanlığında 27 Haziran 2012’de gerçekleştirilen toplantıyla; öncelikli amacı Avrupa Birliği müktesebatı ile uluslararası anlaşmalara uyum sağlamak ve uygulamadan kaynaklı sorunları çözüme kavuşturmak olan Fikir ve Sanat Eserleri Kanun’unda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı, basına duyuruldu şeklinde haberleştirilmesine rağmen bu yasa tasarısını tüm aramalara rağmen İnternette bulamadığımızı belirtmek isterim.

  17. Günümüzde 7’den 70’e çocuğu, genci, yaşlısı, çalışanı, emeklisi, ev hanımı, öğrencisi hemen hemen toplumun her kesiminin gün içerisinde sıklıkla kullandığı internetle ilgili bir yasal düzenleme yapılacaksa o zaman bu hazırlık sürecinin daha titiz bir şekilde yapılması gerektiği de çok daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

  18. İnternetle ilgili yapılması gereken yasal düzenlemeler ise internetin gelişimine olanak sağlayacak şekilde yapılandırılmalıdır. Örneğin üniversitelerde ve diğer okullarda internetin öğrenci ve öğretmenlere ücretsiz olarak sunulması, ev hanımı,emekli gibi interneti ticari amaçla kullanmayan ev kullanıcılarının kdv ve ÖİV vergilerinden muaf tutulmaları, belediyelerin kent merkezlerindeki kamuya açık alanlarda ücretsiz kablosuz internet bağlantısı imkanı sağlamaları, şehirlerarası toplu taşımacılık yapan firmaların yolcularına zorunlu olarak ücretsiz internet sunma imkanının sağlanması, internet faturalarından alınan kdv ve öiv vergilerinin özel bir fonda toplanıp yine Türkiye’nin internet altyapısının geliştirilmesinde kullanılmasının sağlanması, internetin daha hızlı ve ucuz olarak kullanılması için gerekli düzenlemelerin yapılması önerilerim arasındadır. Ancak bu türden yasa düzenlemeleri ön plana çıkamamaktadır. Esasen sosyal devlet ilkesi gereğince bu düzenlemelerin tekrar değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
  19. Ülkemizdeki internetle ilgili başka bir sorun ise internet sitesi kuracakların ve özellikle e-ticaret yapanların teşvik edilmemesi aksine tabiri caizse heveslerinin kırılmasıdır. Öyle ki genç e-ticaret girişimcileri internet sitelerini yurtdışındaki sunucularda barındırmakta bu da Türkiye’den dövizin yurtdışına gitmesine yol açmaktadır. Elektronik ödeme sistemleri ile bürokratik engeller çıkarılmakta ve bankalarca sanal pos kurulumu zor şartlara tabi kılınmakta bu da Türk e-ticaret sitelerinin yabancı bankaların sanal posları aracılığıyla çalışmasına yol açmaktadır. E-ticaretle ilgili olarak vergi avantajı da olmadığından hatta çoğu kalemde çifte vergilendirme riski olduğundan Türk e-ticaret girişimcisi şirketlerini yurtdışında kurma yoluna gitmekte bu da ülke ekonomisi açısından sıkıntı yaratmaktadır.
  20. Evet günümüzde hakaret ve özel hayatın gizliliğini ihlal gibi suçların internet aracılığıyla ve özellikle twitter, facebook, youtube, instagram gibi sosyal medya araçlarıyla çok fazlaca işlenmeye başlandığı gerçektir. Bir kişiye yapılan hakaretin onlarca internet sitesinde, bloglarda ve haber gruplarında yayınlanmaya devam ettiği ve google, yandex gibi arama motorlarına kişilerin isimlerini yazdığında en üst sıralarda bu içeriklere ulaşıldığı doğrudur. Hakları ihlal edilen kişiler yargı organlarına başvurduklarında başvuruları olumsuz sonuçlanmakta ve adeta “hakaret edenin yanına kar kaldığı” bir durumun oluştuğu sorunu da yadsınamaz bir gerçektir. Ama bu sorunun çözümünün de internet sitelerinin engellenmesiyle gerçekleşemeyeceği artık kabul edilmelidir. Hatta Türkiye’de en çok kullanılan facebook, twitter, youtube gibi sosyal medya devlerinin ABD menşeili olduğunu ve bu türden yayınların suç teşkil etmediğinden bahisle içerik çıkarma işlemleri yapmadıklarını, çocuk pornografisi ve fikri mülkiyet hakları ihlalleri dışında hemen hemen hiçbir başvuruya da olumlu sonuç vermediklerini hatırlatmakta fayda var. Bu tip sosyal medya uygulamaları kendi çalışma sistemi aleyhine oldukları için fake – sahte olarak açılan hesaplarla ilgili hemen yaptırım uygulamakta aksi takdirde hesaplarla ilgili kapatma işlemi de yapmamaktadırlar.  Nitekim bu yasa tasarısı yasalaştıktan sonra da bu türden yayınların yayınlanmaya devam edeceği görüldüğünde maalesef bu görüşümüzün doğru olduğu ortaya çıkacaktır.
  21. Burada dikkat edilmesi gereken başka bir husus getirilen çözümün esasen suni bir çözüm olmasıdır. Türkiye sadece Türkiye’den erişilen internet üzerinde yetki sahibi olduğu için erişimi engellenen siteye sadece Türkiye’den erişim engellenebilmiş olunmaktadır. Yani Almanya’da, Hollanda’da, Belçika’da,Fransa’da ABD’de, Kanada’da ve kısacası Türklerin yoğun olarak yaşadığı diğer tüm ülkelerde bu internet sitelerine erişimin mümkün olacağını belirtmekte fayda var. Bu ülkelerde yaşayan Türkler toplumsal gelişmelere daha duyarlı, memleketlerinde uzak oldukları için bu bağlantılarını artık günümüzde internet üzerinden sürdüren eskiden gurbetçi olarak nitelendirilen vatandaşlarımızın çocuklarından, torunlarından oluşan genç ve dinamik bir nüfustur. Dolayısıyla kamuoyunda sanıldığının aksine erişimi özellikle siyasi nedenlerle engellendiği düşünülen bir internet sitesinin popülaritesi artmakta ve daha çok kişi tarafından içerikler okunup, paylaşılmaktadır.
  22. Esasen internet sitelerine erişim engelleme kararlarının Türkiye’de internet kullanıcıları tarafından önemsenmediği de doğrudur. Zira internet kullanıcıları “yasak siteler” olarak tabir edilen bu internet sitelerine girmenin yolunu kolayca bulmuş ve tabiri caizse Türkiye’de herkes 7’den 77’ye DNS numaralarını değiştirerek yasaklı sitelere girmeye devam etmiştir. Hatta youtube internet sitesinin erişime engelli olduğu dönemde Başbakan’ın youtube da izlediği bazı görüntülere konuşmasında yer vermesi üzerine bir muhabirin “youtube kapalı” demesi üzerine “Ben giriyorum siz de girin..” sözü de Türkiye’de yasaklı internet sitelerine giriş için bir dönüm noktası olmuştur.
  23. Toplumsal ihtiyaçların önüne yasal düzenlemelerle geçmek çoğu zaman mümkün değildir. Güncel bir düzenleme olan kredi kartına taksit uygulamasının sınırlandırılmasının daha ilk günlerden çeşitli formüllerle delinmesi Türk insanının esasen konuya bakışının somut göstergesidir. Belki de saatlerce okullarda verilerek öğretilebilecek DNS numarası ve değişikliği tüm Türk internet kullanıcıları tarafından dakikalar içerisinde öğrenilip uygulanmıştır. Dolayısıyla kanun koyucu ve uygulayıcı tarafından DNS numarası değişikliğini önlemek için alınacak teknik tedbirler de yeterli olmayacak ve tunnel siteleri gibi yasaklı sitelere erişim engelleyen, vpn gibi sanal ağlarla bağlantı kurma imkanı sağlayan, uydu internet vb. bir çok teknik imkan Türk kullanıcıları tarafından kısa süre içerisinde öğrenilecek ve kullanılmaya başlanacaktır. Bunun esasen ticari bir sektör haline geldiği ve internet sitelerine erişimin engellenmesinin yoğun olarak kullanıldığı ülkelerde ciddi bir ekonomik pazar açtığını belirtmekte fayda var.
  24. Türkiye’de internetle ilgili yasal düzenlemelerin yapılması hemen “ifade hürriyeti” tartışmalarını da beraberinde getirmektedir. Ülkemizde yapılan yasal düzenlemelerin olsa olsa Türkiye’de faaliyet gösteren internet sitelerine yaptırım uygulayabileceği gerçeği unutulmamalı ve özellikle  “International Covenant on Civil and Political Rights”  19’uncu maddesine göre “Herkes engel olmaksızın fikirlere sahip olmalıdır. Herkesin ifade özgürlüğü hakkı olmalıdır; bu hak, her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın, sözlü, yazılı, basılmış, sanat veyahutta herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme, alma ve verme hakkıdır.” düzenlemesine göre hareket eden yabancı internet sitelerinde bu tür içerik çıkarılması taleplerinin de yerine getirilmeyeceğini tahmin etmek çok da zor olmasa gerekir.
  25. 5651 sayılı yasada ve diğer yasalarda dağınık şekilde bulunan mevzuat usul ekonomisi açısından tek bir çatı altında toplanmalıdır. Yeni yasa tasarısında bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır.
  26. Fikir ve Sanat Eserleri Hakkında Kanun ek 4 maddesinin 3.fıkrası şu şekildedir. Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir. Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.” Bu madde uygulamaya yönelik bir madde olmayıp sorunları da beraberinde getirmektedir. Bir an önce kaldırılmalı veya yeniden düzenlenmelidir. Bu yönde yasa tasarısında bir düzenleme bulunmamaktadır.
  27. 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un  6.maddesine eklenen hükümle itiraz usulu farklı hale getirilmiştir. “Beşinci fıkra kapsamına giren yayının internet ortamında yapılması halinde, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesi bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı verir. Bu kararın bir örneği gereği yapılmak üzere Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına gönderilir. Sulh hukuk mahkemesinin beşinci ve altıncı fıkralar hükümlerine göre verdiği kararlara ve Başkanlığın talebinin reddine dair kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren iki hafta içinde asliye hukuk mahkemesinde itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.Toplatma ve imha kararına veya erişimin engellenmesi kararına itiraz edilmiş olması, karara konu teşkil eden yayınların toplatılmasına ve erişimin engellenmesine engel teşkil etmez.Toplatma ve imha kararına konu teşkil eden yayınlar, bu karara süresi içinde itiraz edilmediği veya yapılan itiraz reddedildiği takdirde imha edilir.” Görüldüğü üzere burada ayrı bir kanunla tamamen ayrı bir usul öngörülmüştür. Oysa usuli işlemlerin yeknesak olması gerekmektedir.
  28. 5651 sayılı yasada bulunan katalog suçlar yeniden değerlendirilmelidir. Bu yönde yasa tasarısında kamuoyundaki ihtiyaçları gözetmeye yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır.
  29. Sosyal medya uygulamalarında uygunsuz içerik bildirimiyle ilgili olarak uluslararası düzenlemelere paralel nitelikte düzenlemeler yapılmalıdır. Oysa yasa tasarısındaki değişiklikler uluslararası düzenlemelerle örtüşmemektedir.
  30. Güvenli internet kavramının yasal dayanağı ve uygulaması tekrar değerlendirilmelidir.
  31. Müstehcenlik kavramının tanımının belirginleştirilmesi gerekir. Türk Ceza Kanunu 226.madde anlamında genel ifadeler yer aldığından bu konunun tekrar değerlendirmesi gerekir.
  32. 5651 sayılı yasa kapsamında erişimi engellenmesi gereken internet sitelerinden engellenmeyenler vardır. Bu durum diğer erişimi engellenen siteler açısından haksız rekabet yaratmaktadır. Dünya devi haline gelmiş internet sitelerine erişim engelenememekte Türkiye’den yayın yapmaya çalışan küçük ölçekteki internet siteleri rahatlıkla engellenebilmekte bu da hem Türk internet sitelerinin büyümesini önlemekte hem de Türk internet yatırımcılarının yurt dışına kaçma riskini getirmektedir. İnternet sitelerine erişim engellemenin geçerli ve doğru bir çözüm olmadığını belirtmekle birlikte bu karar uygulanacaksa internet siteleri arasında adeta haksız rekabet durumu yaratacak şekilde uygulama yapılmaması gerekir.
  33. Kumar ve bahis ayrımı konusunda uygulamada sorunlar bulunmaktadır. Bahis internet sitelerine erişim engellenmesi için dağınık bir şekilde bulunan mevzuat açık ve net değildir. 7258 Sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şan oyunları düzenlenmesi hakkında kanunun  5.maddesi şu şekildedir. “Kanunun verdiği yetkiye dayalı olmaksızın;b) Yurt dışında oynatılan spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarının internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak Türkiye’den oynanmasına imkân sağlayan kişiler, dört yıldan altı yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun erişimin engellenmesine ilişkin hükümleri uygulanır.”
  34. 5651 sayılı yasaya göre Sulh Ceza Mahkemeleri tarafından verilen kararlar Yargıtay denetimine tabi olmadığından bu yönde Yüksek Mahkeme kararları oluşmamaktadır. İtiraz talepleri üst mahkemelerce genellikle tek cümlelik gerekçesiz kararlarla red edilmektedir.
  35. Müstehcenlik, bahis içeren siteler çok kolay erişime engellenirken terör, dolandırıcılık gibi içerikteki internet siteleri 5651 sayılı yasa kapsamında engellenemiyor. Bu da ceza hukuku açısından bir uyumsuzluk yaratıyor. Örneğin sahte banka siteleri, bağış-kampanya hatta alışveriş siteleri faaliyette olduğundan vatandaşlar dolandırılmaya devam etmekte ve ancak bu internet siteleriyle ilgili yapılan hukuki  girişimler sonuçsuz kalmaktadır.
  36. Erişim engelleme kararları hızla uygulanırken bu kararların kaldırılmasına ilişkin işlemler aynı hızda uygulanmamaktadır. T.C. YARGITAY 4.Hukuk Dairesi Esas: 2012/6581 Karar: 2012/10331 Karar Tarihi: 13.06.2012 tarihli kararında belirtilen ve yargılamada uyumsuzluk yaratan sorunla ilgili bir düzenleme yasa tasarısında yer almamaktadır. Bu karar şu şekildedir. “Uyuşmazlık, internet sitesinde kişilik haklarına saldırı teşkil eden yayının tedbir yoluyla içerikten çıkarılması isteminin tek başına ya da tazminat istemiyle birlikte talep edilmesi halinde genel yetkili mahkemece değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.23/05/2007 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5651 sayılı <İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanun> un 1. maddesinde; <içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usullerin> düzenlendiği,Aynı yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasında; <İçerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi getirir. Bu süre zarfında taleplerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılır.> dendiği, İkinci fıkrasında ise; Talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişi on beş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hakimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hakiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir, şeklinde düzenlemeye yer verildiği anlaşılmaktadır.Öte yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde; <Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebileceği>, 25. maddesinde; <Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebileceği, davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabileceği> düzenlenmiştir.5651 sayılı yasa, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda hangi usul ve esaslara göre mücadele edileceğini düzenlemekte olup bu yönüyle 4721 sayılı Medeni Kanuna göre özel yasa durumundadır. Özel yasada bir düzenlemenin varlığı halinde öncelikle uygulanacağı da hukukun genel kuralıdır. Kaldı ki özel yasa somut olaya ilişkin görev yönünden mahsus bir düzenleme de içermektedir.Şu halde, 5651 sayılı yasadaki özel düzenleme gözetildiğinde bu konuda görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Yerel Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”
  37. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2.Dairesi Esas: 2010/3111 Karar: 2012/ Karar Tarihi: 18.12.2012′nin kararı 4 Mayıs 2007 tarihli 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile ilgilidir. Bu AİHM kararının dikkate alınması ve yasa değişiklikleri sırasında temel alınması gerekir.“Somut olayda Avrupa normlarının uygulanması 5651 sayılı Kanun internette erişimin engellemesi kararının verilmesi için sadece şu kriterleri öngörmektedir: erişime engelleme kararının verilmesine sebep olabilen ceza suçlarının niteliği, böyle bir kararın verilmesi için gerekli delillerin derecesi (“şüpheye yol açan yeterli sebepler”), erişime engelleme kararını vermek için mahkeme ile yargıcın yetkisi veya acil durumlarda, savcının yetkisi, bu karara karşı itiraz yolunun açık olması ve şüpheliyi salıvermeye veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan kaynaklanan tedbirin geçersizliği ve yasa dışı içeriğinin kaldırılması. Böylelikle, ulusal kanun, keyfi olmaksızın, engelleme ya da engellememe yetkisini adli yetkiye bıraktığı için oldukça yetersiz kalmaktadır: ulusal kanun, adli yetkinin icrasını bütün gerekli şartlarla ve güvencelerle kapsamamaktadır ve internet üzerinde içerik sağlayıcılara ifade özgürlüğünün temel güvencelerini sunmamaktadır.Yerel mahkemeler, Mahkeme’nin içtihadında yorumlandığı gibi ifade özgürlüğüne saygı duymuştur ve halen de duymaktadır ve 5651 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yetkilerini kısıtlayıcı şekilde yorumlamaları gerekmektedir. Ancak, yerel mahkemeler bunu yapmamışlardır. Ne yazık ki, yerel mahkemeler, başvuranın bir yayını sonucunda yakın ve açık bir riskin varlığının dikkate alınmasına veya kamu yararının başvuranın ifade özgürlüğünün önüne geçmesine ilişkin hiçbir görüş bildirmemişlerdir. Keza, daha az müdahaleci herhangi bir tedbirin mevcut olmadığı gerekçesiyle Denizli Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13 Temmuz 2009 tarihli kararı ile başvuranın itirazını reddetmiştir. Şayet internette yer alan kamu forumu üzerinde başvuranın ifade özgürlüğüne gelen müdahale, Sözleşme’nin 10. maddesinden ileri gelen ve davalı Devletin takdir yetkisinin genişliğini küçülten negatif yükümlülükler açısından değerlendirilmeliyse, itiraz edilen erişime engellemenin ölçüsü, geçici ve önleyici niteliğini daha da azatlanmaktadır. Yasaya göre, bu tedbirin koşullu “şüpheye yer veren yeterli gerekçelerin” varlığına dayanmaktadır; internet üzerindeki yayınlar, sadece mahkemelerin vermeye çağrıldığı kararın eğreti niteliğinin (basit bir “şüphe”) değil, aynı zamanda tedbir kararını haklı göstermek için gerekli delilin (“yeterli” gerekçeler) sınırlı derecesinin de bazı suçları oluşturduğunu vurgulamaktadır. Bununla birlikte, tedbir ve yetersiz olan yasal çerçevenin geçici niteliğinin gerektirdiği hiçbir özel adli dayanak mevcut değildir.Sonuç Banatan Books, Inc. Davası’nda kullanılan kelimeleri tekrar ele almak amacıyla, bana göre, internet üzerinde ifade özgürlüğüne getirilen bütün ön kısıtlamalar Sözleşmeye uygun olmayan ağır bir kanıya bağlanmaktadır. Somut olayda, davalı Hükümet, böyle bir kısıtlamanın hangi sebeple haklı gösterildiğine dair delil gösterme yükünü yerine getirmemiştir. İnternet üzerinde ifade özgürlüğüne ilişkin başvuranın hakkı dâhilinde bütün müdahaleden sakınmanın devletin negatif yükümlülüğü olması, Sözleşme’den doğan ilkeleri dikkate almadan ulusal yargı tarafından 5651 sayılı Kanunun uygulanması, başvuranın ifadesinin niteliği ve yasallığı ve sözde yasadışı site ile başvuranın sitesi arasında bir bağın bulunmaması bağlamında, ulusal makamların dar anlamda takdir yetkisi ışığında belirtilen gerekçeleri değerlendirdikten sonra, Sözleşme’nin 10. maddesi tarafından güvence altına alınan başvuranın ifade özgürlüğü hakkının somut olayda ihlal edildiği kanaatindeyim.İnternet üzerindeki yayınlara erişimin engellenmesine ilişkin 5651 sayılı Kanun tarafından öngörülen güvencelerin yetersizliğini göz önünde bulundurarak, 46. madde uyarınca, davalı Devlet’in bu yasayı yukarıda belirtilen normlara uygun olarak düzenlemesinin görevi olduğu kanısındayım.
  38. Türkiye’de son sönemlerde gelişen tüm toplumsal olaylada internet ve sosyal medyanın gücü bir kez daha ortaya çıkmış ve kanun koyucu tarafında yasal düzenleme gerekliliğine işaret edilmiştir. Öyle ki kamuoyunda “Gezi Olayları” olarak bilinen olaylar sonrasında twitter, facebook, youtube gibi sosyal medya devlerini de kastederek ve özellikle Twitter’ın Türkiye yetkilileriyle iş birliği yapmayacağına ilişkin açıklaması sonrasında Ulaştırma Bakanı “Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımayanı, Türkiye Cumhuriyeti de tanımaz. Eğer tanımazlarsa 76 milyon da bunlara Osmanlı tokadını çarpar” şeklinde bir açıklama da yapmıştı. O zaman da hemen bir yasa çalışması içerisine girilmiş ve sonrasında olayın gündemden düşmesiyle bu yasa çalışması hazırlığı da gündemden düşmüştü.
  39. 524 sıra sayılı Kanun Teklifi’ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı şeklindeki torba yasayla 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücade Edilmesi Hakkında Kanunun neredeyse tüm maddelerinde değişiklik yapıldığı adeta yeni bir yasa hazırlandığı görülmektedir.
  40. Adana milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 milletvekilinin teklifi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi verilmiştir.
  41. Yasa tasarısının genel gerekçe kısmında “Uygulayıcılar ve karar mercileri için yasal düzeyde bilgilendirme, farkındalık oluşturulmak amacıyla, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan tanımlara “Birlik”,“Erişimin Engellenmesi”, “İçeriğin Yayından Çıkarılması”, “URL Adresi”, “Uyarı Yöntemi” tanımlarının da eklenmesini düzenleyen bir hüküm eklenmiştir.Vatandaşların ve yetkili mercilerin kullanabilecekleri irtibat noktalarının oluşturulması bağlamında yasal düzeyde ve özellikle elektronik posta adresi özelinde bir farkındalık oluşturulması, internet aktörleri ile irtibat usulünün belirlenmesi amaçlanmıştır.Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının görevlerinin ifası kapsamında ihtiyaç duyulan verilerin “içerik sağlayıcı” tarafından karşılanması noktasında karşılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde değişiklik öngören bir hüküm eklenmiştir. Yer sağlayıcıların sınıflandırılması, bu sınıflandırmalar çerçevesinde yasal sınırlar dahilindeki yükümlülüklerinin belirlenmesi ve yer sağlayıcılık faaliyetlerinin kolaylaştırılmasını mümkün kılacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının görevlerinin ifası kapsamında ihtiyaç duyulan verilerin “yer sağlayıcı” tarafından karşılanması noktasında karşılaşılan sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.Erişimi engellemeyi etkin hale getirmek için, alternatif erişim yollarını zorlaştırıcı tedbirlerin alınması; Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının görevlerinin ifası kapsamında ihtiyaç duyulan verilerin “erişim sağlayıcı” tarafından karşılanması noktasında karşılaşılan sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.İçeriğin yayından çıkartılması ve içeriğe erişimin engellenmesi kararlarının mevcut uygulamalar yönüyle ortaya koyduğu sorunlar, infaz edilememezlik ve muhatap belirsizliği gibi engellerin ortadan kaldırılması amacıyla sivil bir inisiyatif olan Erişim Sağlayıcılar Birliğinin oluşturulması; internet yayınlarına ilişkin tedbir kararların uygulanması süreçlerinde kamusal aktörler yerine sektör temsilcilerinin oluşturduğu sivil inisiyatifin etkin kılınması ve gelişmiş ülke uygulamalarına paralellik sağlanması; tüm servis sağlayıcıların faaliyetlerine devam edebilmek için Birliğe üye olmasının zorunlu kılınması; oluşturulan Birliğe ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Toplu kullanım sağlayıcılar için (internet kafeler vb.) kademeli müeyyidelendirme sistemine geçilmesini ve suçun işlenmesinin önlenmesi, suçlunun tespitinde önemli işlev görecek olan kayıt bilgilerinin tutulması ve kamera kayıtlarının belirli süre saklanmasına ilişkin yasal dayanakların güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Erişime engelleme tedbirinin geçici süreyle verilebilmesi, koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmemesinin müeyyidesinin hapis cezasından para cezasına dönüştürülmesi, internet içeriklerine yönelik olarak kovuşturma faaliyeti dışında verilebilecek tedbir kararlarının belirli mahkemelerce verilebilmesi ve böylece ihtisaslaşma sağlanması amaçlanmıştır. Kanun teklifi ile, mevcut durumda internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların öncelikle içerik ve yer sağlayıcıya muhakkak başvurması ve bu başvuruların sulh ceza mahkemesine başvuru sürecinde ispatı gerekliliğinden (elektronik ortamda gerçekleşen bildirimin, özellikle yurt dışı muhataplara ulaşıp ulaşmadığı vb.) kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması amacıyla bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Özel hayatının gizliliğini ihlal eden yayınlarla ilgili olarak “içeriğe erişimin engellenmesi”nin mümkün hale getirilmesine, tedbir taleplerinin Başkanlık tarafından uygulanmak üzere derhal Birliğe bildirileceğine, erişim sağlayıcıların tedbir talebini en geç dört saat içinde yerine getireceğine, tedbir kararı talep eden gerçek ve tüzel kişi ile kurum ve kuruluşların erişimin engellenmesi talebini 24 saat içinde sulh ceza hakiminin kararına sunacağına, hakim, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edilip edilmediğini değerlendirerek vereceği kararını en geç kırk sekiz saat içinde açıklayacağına ve doğrudan Başkanlığa göndereceğine, aksi halde kararın kendiliğinden yürürlükten kalkacağına, ayrıca özel hayatın gizliliğinin veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde doğrudan Başkan veya Başkanlığın ilişkili olduğu Bakanın emri üzerine erişim engellenmesi işleminin Başkanlık tarafından gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Ortaya çıkan suçlar kapsamında yürütülen çalışmaların, internetin güvenli kullanımının sağlanması,bilişim şuurunun geliştirilmesi, farkındalık oluşturma, bilinçlendirme çerçevesinde yapılabilmesi hususundaki yasal dayanakların güçlendirilmesi; ulusal teknolojiler, iletişim alt yapıları ve bunlara ilişkin sistem ve veri tabanları ile kamu ve özel sektör bilişim sistemleri, kritik altyapılar ve siber ortam barındıran diğer sistemlerin, siber tehdit ve güvenlik olaylarına maruz kalmaları halinde, durum tespitlerinin hızlı bir şekilde yapılması ve yaşanabilecek olayların olumsuz etkilerinin azaltılması veya ortadan kaldırılmasına yönelik önlemlerin ivedilikle alınması konusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının görevli ve yetkili kılınması; Başkanlığın görevlerinin ifası amacıyla araştırma, geliştirme ve eğitim merkezleri kurabilmesi veya kurdurabilmesi amaçlanmıştır.Yer sağlayıcıların kayıtlanma işlemleri için yetkilendirme yerine bildirimde bulunulmasının yeterli hale getirilmesi amacıyla, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 11 inci maddesinde değişiklik öngören bir hüküm eklenmiştir.Erişim Sağlayıcıları Birliğinin kuruluşunun Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde tamamlanma, Birliğin mevcut İnternet servis sağlayıcıları ile erişim hizmeti veren işletmecilerin en az dörtte birinin katılımıyla imzalanan Birlik tüzüğünün Kurum tarafından incelenerek uygun bulunmasını müteakip faaliyete başlaması, Birliğin kurulmasını müteakip en geç bir ay içerisinde halen üye olmayan internet servis sağlayıcıları ve erişim hizmeti veren işletmeciler üyeliklerini tamamlamak zorunda oldukları ve bu sürede Birliğin kuruluşunu tamamlayamaması halinde, Birliğin kurulmasını müteakip bir ay içerisinde üye olmayan internet servis sağlayıcılarına verilecek idari para cezalarının belirlenmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
  42. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 85) MADDE 45- 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
    “n) Birlik: Erişim Sağlayıcıları Birliğini,
    o) Erişimin engellenmesi: Alan adından erişimin engellenmesi, IP adresinden erişimin engellenmesi,
    içeriğe (URL) erişimin engellenmesi ve benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesini,
    ö) İçeriğin yayından çıkarılması: İçerik veya yer sağlayıcılar tarafından içeriğin sunuculardan
    veya barındırılan içerikten çıkarılmasını,
    p) URL adresi: İlgili içeriğin internette bulunduğu tam internet adresini,
    r) Uyarı Yöntemi: İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle haklarının ihlâl edildiğini iddia eden kişiler tarafından içeriğin yayından çıkarılması amacıyla öncelikle içerik sağlayıcısına, makul sürede sonuç alınamaması halinde yer sağlayıcısına iletişim adresleri üzerinden gerçekleştirilecek
    bildirim yöntemini,” Görüldüğü üzere bu maddede yeni bir birlik oluşturulmakta, kamuoyunda çokça tartışılan alan adından, IP adresinden ve benzeri yöntemlerle erişimin engellenmesine ilişkin tanımların yapıldığı görülmektedir.
  43. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 86)MADDE 46- 5651 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
    “(3) Bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri yurt içinden ya da yurt dışından yürütenlere, İnternet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden elektronik posta veya diğer iletişim araçları ile bildirim yapılabilir.” Bu maddede yapılanın  Türk hukukunda düzenlenen elektronik tebligat ve kayıtlı elektronik posta sistemlerine uygun olmadığı  dolayısıyla da esasen yasal anlamda bir tebligat olmadığı ve bildirimden ibaret olacağı anlaşılmaktadır.Özellikle yurtdışında faaliyet yürütenlere hangi dilde ne şekilde bildirim yapılacağı bu bildirimin bağlayıcılığının ne olacağı ve özellikle Türk resmi kurumlarının yurtdışı ile yazışma usulleri ile ne şekilde örtüşeceği konusunda ciddi tereddütler mevcuttur.
  44. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 87)MADDE 47- 5651 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.
    “(3) İçerik sağlayıcı, Başkanlığın bu Kanun ve diğer Kanunlarla verilen görevlerinin ifası kapsamında; talep ettiği bilgileri talep edilen şekilde Başkanlığa teslim eder ve Başkanlıkça bildirilen tedbirleri alır.” Bu maddenin özellikle yurtdışındaki içerik sağlayıcılar için nasıl uygulanacağı tartışmalıdır. Türkiyede yerleşik içerik sağlayıcıları çok basit bazı yöntemlerle yurtdışından faaliyetlerine devam edebileceklerdir.
  45. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 88)MADDE 48- 5651 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralar eklenmiştir.
    “(2) Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde yayından çıkarmakla yükümlüdür.”
    “(3) Yer sağlayıcı, yer sağladığı hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini bir yıldan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla yükümlüdür.
    (4) Yer sağlayıcılar, yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde yaptıkları işin niteliğine göre sınıflandırılabilir ve hak ve yükümlülükleri itibarıyla farklılaştırılabilirler.
    (5) Yer sağlayıcı, Başkanlığın talep ettiği bilgileri talep edilen şekilde Başkanlığa teslim etmekle ve Başkanlıkça bildirilen tedbirleri almakla yükümlüdür.
    (6) Yer sağlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya bu Kanundaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen yer sağlayıcı hakkında Başkanlık tarafından onbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına
    kadar idari para cezası verilir. ” Yasa tasarısından adeta tüm uygulamaların Türkiyedeki sağlayıcıları düşünerek kurgulandığı izlenimi doğmaktadır. Hollanda, ABD, Kanada gibi ülkelerde hosting yani sunucu barındırma, yer sağlayıcı hizmeti sunan kuruluşlar ve hatta evlerinden bu işi yapan kişiler vardır. Aylık 5 USD yani yaklaşık 12 TL karşılığında onlarca internet sitesi açabilir ve onları yurtdışındaki bu sunucularda barındırabilirsiniz. Bu yer sağlayıcıların hangi bilgileri ne sürede tutacağını, hangi bilgi ve belgeleri sunacağını belirlemek mümkün değildir. Bu madde sadece Türkiye’deki yer sağlayıcıları bağlayacaksa yukarıda belirttiğimiz gibi yurtdışındaki aylık 12 TL gibi maliyetleri de düşünürsek Türkiye’de kimsenin internet sitesini yerli yer sağlayıcılarında tutmayacağını öngörmek çok zor değildir.
  46. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 89)MADDE 49- 5651 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki “ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde” ibaresi çıkartılmış, aynı fıkraya aşağıdaki (ç) ve (d) bentlerieklenmiş, üçüncü fıkrasında geçen “(b) ve (c)” ibaresi “(b), (c), (ç) ve (d)” şeklinde değiştirilmiştir.
    “ç) Erişimi engelleme kararı verilen yayınlarla ilgili olarak alternatif erişim yollarını engelleyici tedbirleri almakla,
    d) Erişim sağlayıcı, Başkanlığın talep ettiği bilgileri talep edilen şekilde Başkanlığa teslim etmekle ve Başkanlıkça bildirilen tedbirleri almakla,” Bu maddede belirtilen alternatif erişim engelleyici tedbirlerinin kapsamı ise çok geniş olabilir. İnternet bağlantısının tamamen kesilmesi hatta elektrik kesintisi suretiyle erişimin engellenmesi dahi alternatif erişim yollarının engelleyici tedbirleri olarak ele alınabilir. Zira DNS numarası değiştirmesiyle yasaklı sitelere girmeyi çok çabuk şekilde öğrenen kullanıcıların VPN, Virtual Private Network, yani Sanal Özel Ağ gibi uygulamaları öğrenmesi ve kullanması da çok zor olmayacaktır.   
  47. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 90)MADDE 50- 5651 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 6/A maddesi eklenmiştir.
    “Erişim Sağlayıcıları Birliği
    MADDE 6/A- (1) Bu Kanunun 8 inci maddesi kapsamı dışındaki erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliği kurulmuştur.
    (2) Birlik özel hukuk tüzel kişiliğine haizdir. Birliğin merkezi Ankara’dır.
    (3) Birliğin çalışma usul ve esasları Kurum tarafından onaylanacak Tüzükle belirlenir. Tüzük değişiklikleri de Kurumun onayına tabidir.
    (4) Birlik, Tüzüğünün Kurum tarafından incelenerek uygun bulunmasını müteakip faaliyete başlar.
    (5) Birlik, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamında yetkilendirilen tüm İnternet servis sağlayıcıları ile internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilerin katılmasıyla oluşan ve koordinasyonu sağlayan bir kuruluştur.
    (6) Bu Kanunun 8 inci maddesi kapsamı dışındaki erişimin engellenmesi kararları erişim sağlayıcılar tarafından yerine getirilir. Kararların uygulanması amacıyla gerekli her türlü donanım ve yazılım erişim sağlayıcıların kendileri tarafından sağlanır.
    (7) Bu Kanunun 8 inci maddesi kapsamı dışındaki erişimin engellenmesi kararları gereği için Birliğe gönderilir. Bu kapsamda Birliğe yapılan tebligat erişim sağlayıcılara yapılmış sayılır.
    (8) Birlik, kendisine gönderilen mevzuata uygun olmadığını düşündüğü kararlara itiraz edebilir.
    (9) Birliğin gelirleri, üyeleri tarafından ödenecek ücretlerden oluşur. Alınacak ücretler, Birliğin giderlerini karşılayacak miktarda belirlenir. Bir üyenin ödeyeceği ücret, üyelerin tamamının net satış tutarı toplamı içindeki o üyenin net satışı oranında belirlenir. Üyelerin ödeme dönemleri, yeni katılan
    üyelerin ne zamandan itibaren ödemeye başlayacağı ve ödemelere ilişkin diğer hususlar birlik tüzüğünde belirlenir. Süresinde ödenmeyen ücretler Birlikçe kanuni faizi ile birlikte tahsil edilir.
    (10) Birliğe üye olmayan İnternet Servis Sağlayıcıları faaliyette bulunamaz.”Bu maddeye göre kurulacak Birlikle ilgili olarak bir çok sorunun uygulamada ortaya çıkacağını öngörmekle birlikte özellikle “Birlik, kendisine gönderilen mevzuata uygun olmadığını düşündüğü kararlara itiraz edebilir.” hükmünün nasıl işletileceği şimdiden merak konusudur. Bu itiraz İdare Hukukuna göre mi yapılacaktır? Genel Yetkili Mahkemelere mi yapılacaktır? Yoksa kuruma yapılacak bir itiraz dilekçesiyle mi olacaktır? Süresi, usulleri, bağlayıcılığı nasıl belirlenecektir? Bu soruların cevabını yasa tasarısına bakarak cevaplamak pek mümkün gözükmemektedir. 
  48. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 91)MADDE 51- 5651 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
    “(2) Ticari amaçla olup olmadığına bakılmaksızın bütün İnternet toplu kullanım sağlayıcılar,konusu suç oluşturan içeriklere erişimin engellenmesi ve kullanıma ilişkin erişim kayıtlarının tutulması hususlarında yönetmelikle belirlenen tedbirleri almakla yükümlüdür.
    (3) Ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, ailenin ve çocukların korunması, suçun önlenmesi ve suçluların tespiti kapsamında usul ve esasları yönetmelikte belirlenen tedbirleri almakla yükümlüdür.
    (4) Bu maddede belirtilen yükümlülükleri ihlal eden ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılarına,ihlalin ağırlığına göre yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde uyarma, bin Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verme veya üç güne kadar ticari faaliyetlerini durdurma müeyyidelerinden birine karar vermeye mahalli mülki amir yetkilidir.” Uygulamada en çok tartışılacak maddelerden birisi de budur. Zira ticari amaçlı olmayan bütün internet toplu kullanı sağlayıcılardan ne anlaşılacağı hususu tartışmalıdır. 10 kullanıcısı olan bir işyeri, müşterilerine kablosuz internet hizmeti sunan bir pastane, Adliyede avukat odalarında avukatlarına internet hizmeti sunan barolar, şehirlerarası otobüslerde yolcularına internet hizmeti sunan firmalar, üniversite yurtlarında öğrencilere verilen internet hizmetleri..Görüldüğü üzere verilecek örnekler çoğaltılabilir. Kullanıma ilişkin kayıtların sınırlarının ise nasıl olacağı şimdiden belli değildir. İnternet hizmeti sunan bu yerler kullanıcılarının hangi internet sitelerine hangi cihazla bağlandığının bilgisini tutabilecek midir? Bu sorunlar uygulamada ortaya çıkabilecek sorunlardan sadece bir kaç tanesidir.. 
  49. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 92)MADDE 52- 5651 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “derhal kaldırılır.” ibaresinden sonra gelmek üzere “Erişimin engellenmesi kararı, amacı gerçekleştirecek nitelikte görülürse belirli bir süreyle sınırlı olarak da verilebilir.” cümlesi eklenmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “İçeriği birinci fıkrada belirtilen suçları oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa
    bile,” ibaresi çıkartılmış ve aynı fıkradaki “(2) ve (5)” ibaresi “(2), (5) ve (6)” ibaresi şeklinde değiştirilmiş, onuncu fıkrasındaki “altı aydan iki yıla kadar hapis cezası” ibaresi “beşyüz günden üçbin güne kadar adli para cezası” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
    Bu Kanunun 8 inci maddesine göre soruşturma aşamasında verilen hâkim kararları ile 9 uncu ve 9/A maddesine göre verilen hâkim kararları birden fazla sulh ceza mahkemesi bulunan yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenen sulh ceza mahkemeleri tarafından verilir.” Buradaki düzenlemeyle Ankara, İstanbul, İzmir gibi bütük adliyelerde bu konularda ihtisaslamış mahkemelerin oluşmasının hedeflendiği söylenebilir. Ancak bu durumda da o ilde internet sitelerine erişimin engellenmesi ilgili olarak hep aynı türden kararlar çıkabileceği ve itiraz merciinin benzer yerler olabileceği riskinin de göz önünde tutulması gerektiği hususu tartışmaya değerdir.
  50. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 93)MADDE 53- 5651 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    “İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi
    MADDE 9- (1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi
    doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.
    (2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmidört saat içerisinde cevaplandırılır.
    (3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda Hâkim bu maddede belirtilen kapsamda; erişimin engellenmesine karar verebilir.
    (4) Hâkim, bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb.şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, Hâkim URL adresi
    belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi halinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin
    engellenmesine de karar verebilir.
    (5) Hâkimin bu madde kapsamında verdiği erişimin engellenmesi kararları doğrudan Birliğe gönderilir.(6) Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.(7) Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. (8) Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhal, en geç dört saat içerisinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.(9) Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, beşyüz günden üçbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” Bu madde uygulamada en çok kullanılan maddelerden biri olacaktır. Yasa Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra başvuru sayısında ciddi bir artış olacak ve Mahkemelerce genellikle internet sitesine erişim engelleme kararı verilmek zorunda kalınacaktır. Ancak bu kararların nasıl uygulanacağı ve özellikle twitter, facebook, youtube gibi dünya sosyal medya devlerinin internet sitelerine erişimin nasıl engelleneceğini veya engellenemeyeceğini hep birlikte görme şansına sahip olacağız.
  51. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 94)MADDE 54- 5651 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 9/A maddesi eklenmiştir.
    “Özel hayatın gizliliği nedeniyle içeriğe erişimin engellenmesi
    MADDE 9-A (1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, Başkanlığa doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebilir.
    (2) Yapılan bu istekte; hakkın ihlaline neden olan yayının tam (URL) adresi, hangi açılardan hakkın ihlal edildiğine ilişkin açıklama ve kimlik bilgilerini ispatlayacak bilgilere yer verilir. Bu bilgilerde eksiklik olması halinde talep işleme konulmaz.(3) Başkanlık, kendisine gelen bu talebi uygulanmak üzere derhal Birliğe bildirir, erişim sağlayıcılar bu tedbir talebini derhal, en geç dört saat içinde yerine getirir. (4) Erişimin engellenmesi, özel hayatın gizliliğinin ihlal eden yayın, kısım, bölüm, resim, video ile ilgili olarak (URL şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla uygulanır.(5) Erişimin engellenmesini talep eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğinden bahisle erişimin engellenmesi talebini talepte bulunduğu saatten itibaren 24 saat içinde sulh ceza hâkiminin kararına sunar. Hâkim, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edilip edilmediğini değerlendirerek vereceği kararını en geç kırk sekiz saat içinde açıklar ve doğrudan Başkanlığa gönderir; aksi halde, erişimin engellenmesi tedbiri kendiliğinden kalkar.(6) Hâkim tarafından verilen bu karara karşı Başkanlık tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.(7) Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.(8) Özel hayatın gizliliğinin veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde doğrudan Başkan veya Başkanlığın ilişkili olduğu Bakanın emri üzerine erişim engellenmesi Başkanlık tarafından yapılır.” Kamuoyunda en çok tartışılan maddelerden biri de budur. Belki çok dikkat edilmedi ama buradaki özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini ben şahsen anlayabilmiş değilim. Kişilerin özel hayatı vardır ve korunması gerekir doğrudur. Ama bir bankanın, şirketin, bakanlığın, belediyenin, derneğinin, baronun, spor kulubünün özel hayatı var mıdır? Evet bu tür kurumların da ticari sır ve benzeri bilgileri olabilir ama bunlar da ancak özel yasalarla korunabilir. Bu maddede asıl kastedilenin ise kişilerin cinsel yaşantılarına ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının olduğu açıktır. Bu hususun da açıklığa kavuşturulması gerekir. Nitekim Genel Kurula gelen kanun tasarısında sadece kişiler kısmı kalmış diğer kurum vb. ibareler yasa tasarısı metninden çıkarılmıştır. Bu da esasen yasa tasarısının alt yapı çalışması yapılmadan hızlıca yapıldığının önemli bir göstergesidir. Diğer düzenlemede ise Kamuoyunda bu tür başvuruların direkt TİB’e yapılması tartışma konu edilmişse de kanımca “Başkanlığa doğrudan başvurarak” ibaresinden ne anlamak gerektiğini, fiziki olarak Kuruma mı gidilmesi gerektiği, e-posta veya elektronik ortamda başvuru yapılıp yapılamayacağı, posta suretiyle gönderimde bulunup bulunulamayacağı hususları açık değildir. Ayrıca burada TİB’in bu taleple ilgili bir karar vereceği değil aksine Başkanlığın kendine gelen bu talebi uygulanmak üzere derhal Birliğe bildirileceği ve erişim sağlayıcıların da bu tedbir talebinin derhal en geç dört saat içinde yerine getireceği hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla bu maddeden anladığımız bir kişinin  başkanlığa doğrudan başvurması gerektiği ve bu başvurunun da Birliğe gönderildikten dört saat sonra uygulanabileceğidir. Örneğin Cumartesiyi pazara bağlayan  gece saat 02:00’de bir kişi Ankara’nın merkezine çok uzakta olan Kuruma doğrudan başvuracak ve bu talep birlik aracılığıyla erişim sağlayıcıları aracılığıyla pazar sabahı erken saatlerinde  uygulanacaktır. Bu maddenin nasıl işletildiğini veya işletilmediğini de yasa yürürlüğe girdikten sonra çok kısa süre içerisinde görme şansına sahip olacağız.
  52. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 95)MADDE 55- 5651 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan “yayınları önlemeye” ibaresinden sonra “, İnternetin güvenli kullanımını sağlamaya, bilişim şuurunu geliştirmeye” ibaresi eklenmiş, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkralar
    eklenmiştir.
    “(5) Başkanlık; Bakanlık bünyesinde 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca oluşturulan İnternet Geliştirme Kurulunca internetin yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, yaygın ve güvenli kullanılması gibi
    konularda yapılacak öneriler ile ilgili gerekli her türlü tedbir veya kararları alır.”
    “(6) Başkanlık, ulusal siber güvenlik faaliyetleri kapsamında, siber saldırıların tespiti ve önlenmesi konusunda; içerik, yer, erişim sağlayıcılar ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla koordinasyon sağlar, gerekli tedbirlerin aldırılması konusunda faaliyet yürütür ve ihtiyaç duyulan çalışmaları yapar.
    (7) Başkanlık kanunlarla kendisine verilen görevlerin ifası amacıyla araştırma ve geliştirme merkezleri kurabilir veya kurdurabilir. Bu merkezlerin her türlü gideri yönetmelikle belirlenecek esas ve usuller dâhilinde Kurum bütçesinden karşılanır.” Bu madde ile kapsam çok geniş tutulmuş olmakla birlikte özellikle bilişim şuuru kavramının nasıl şekillendirileceği hususu önem taşımaktadır. Bu madde ile oluşturmaya çalışılan araştırma ve geliştirme merkezleri genel itibariyle olumlu bir adım olmakla birlikte işlevleri ve ülkemizdeki internetin gelişimine katlı yapacak yoğunlukta çalışma yapmaları kanımca kamuoyunca ciddi bir şekilde desteklenmelidir.
  53. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 96)MADDE 56- 5651 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “yer veya erişim sağlayıcı olarak faaliyet icra etmesi amacıyla yetkilendirme belgesi verilmesine” ibaresi “yer, erişim ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülüklerine” ibaresi ile değiştirilmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz toplu kullanım sağlayıcılarından ne anlaşılması gerektiği ve bunun sınırlarının ne olacağı merakla beklenen bir konudur. Çoğu kullanıcıyı yakından etkileyecek bu yeni uygulama tartışmaları ve olası sorunları  da beraberinde getirecektir.
  54. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 97)MADDE 57- 5651 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
    “(6) Başkanlık personelinin, kanunlar kapsamındaki görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı haklarında cezai soruşturma yapılması, Telekomünikasyon İletişim Başkanı için ilişkili Bakanın, diğer personel
    için ise Kurum Başkanının iznine bağlıdır.” Bu maddeyle de yargılama makamları tarafından yapılacak soruşturma başlatılması için izin alınması şartı getirilmektedir.
  55. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 98)MADDE 98- Ekli (2) sayılı listedeki kadrolar ihdas edilerek öncelikle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı hizmetlerinde kullanılmak üzere 5651 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı listeye eklenmiştir. İlk yasa tasarısında olmayan bu madde sonradan eklenmiş olup muhtemelen yasa yürürlüğe girdikten sonra iş yükü artacak olan TİB’de görevlendirilecek yeni personelle ilgili bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır. Tablo incelendiğinde BTK’ya yaklaşık 50 kişiden fazla yeni personel alınacağı öngörülmektedir. Tabloya göre 10 Başkanlık Müşaviri,4 daire başkanı, 6 hukuk müşaviri, 20 bilgisayar mühendisi,10 bilgisayar işletmeni, 5 memur alınacağı öngörülmektedir.
  56. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 99)MADDE 99- 5651 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.“EK MADDE 2 – Başkanlığa verilen görevlerin yürütülmesi için, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına dair hükümlerine bağlı kalınmaksızın özel bilgi ve ihtisas gerektiren konularda Başkanlıkta sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Bu suretle çalıştırılacakların unvanı, sayısı, süresi, ücretleri ve diğer hususlar Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak hizmet sözleşmesi esaslarına göre tespit edilir. Bunlara ödenecek ücret, 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendine göre çalıştırılanlar için uygulanmakta olan sözleşme ücreti tavanının beş katını çalıştırılabilecek toplam sözleşmeli personel sayısı ise 75’i geçemez ve bu fıkrada belirtilen ücret dışında herhangi bir ödeme yapılamaz.” Bu yasa maddesi de tasarı metninde yokken sonradan eklenmiştir. Kadrolu personelin yanı sıra artacak iş yükü nedeniyle sözleşmeli personel de alınması hususu düzenlenmiştir. 75 personele kadar yeni sözleşmeli personel alınacağı öngörülmektedir.
  57. (524 sıra sayılı yasa tasarısı madde 100)MADDE 58- 5651 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.“GEÇİCİ MADDE 3- (l)Birliğin kuruluşu bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde tamamlanır.(2) Birlik, mevcut İnternet servis sağlayıcıları ile erişim hizmeti veren işletmecilerin en az dörtte birinin katılımıyla imzalanan Birlik tüzüğünün Kurum tarafından incelenerek uygun bulunmasını müteakip faaliyete başlar. Birliğin kurulmasını müteakip en geç bir ay içerisinde halen üye olmayan internet servis sağlayıcıları ve erişim hizmeti veren işletmeciler üyeliklerini tamamlamak zorundadır.(3) Belirtilen sürede Birliğin kuruluşunu tamamlayamaması halinde, Kurum tarafından İnternet servis sağlayıcılarına ve internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde biri oranında idarî para cezası uygulanır.(4) Birliğin kurulmasını müteakip bir ay içerisinde üye olmayan İnternet servis sağlayıcılarına veya internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilere, Kurum tarafından bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde biri oranında idarî para cezası uygulanır.” Bu maddeyle yeni kurulacak Birliğe katılımın ve oluşumun bir an önce gerçekleşmesinin hedeflendiği bunun için de işletmecilere idari para cezası ile müeyyide getirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
  58. 524 sıra sayılı kanun tasarısının tam metnine ulaşmak için tıklayınız.
  59. Adobe-PDF
    524 sıra sayılı kanun tasarısı

Yazar Hakkında