CEVAP 143 : İnternet aracılığıyla işlenen dolandırıcılık suçlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanır mı?
T.C. YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ E. 2012/9922 K. 2012/44243 T. 27.11.2012
KARAR : Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 Sayılı TCK’nun 158/1.fıkrasının g bendinde dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi nitelikli unsur olarak belirlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için basın ve yayın araçlarının suçun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlanmış olmaları, gerçeğe aykırı haberlerle okuyucu veya izleyenlerin aldatılması suretiyle çıkar sağlanması gerekir.
Somut olayda; sanıkların, www.s……com isimli alışveriş sitesine üye olarak bu site üzerinden gerçekte var olmayan elektronik ve benzeri eşyaları satmak konusunda telefon numarası bildirip ilan verdikleri, müşteri olarak arayan katılan ve müştekiler ilanda gösterilen bilgisayar veya diğer elektronik eşyaları parayı sanık M.K.’ye ait hesap numarasına yatırmaları halinde bilgisayarı veya diğer sattığı eşyaları bu kişilere kargoyla hemen gönderebileceklerini beyan ederek banka hesaplarına havale yaptırmak suretiyle değişik miktarlarda para almaları şeklinde gelişen olayda, sanıkların bilişim sistemini araç olarak kullanmadıkları, havale yapılan bankanın da ödeme aracı olarak kullanıldığı ancak, sanıkların internet üzerinden verdikleri ilanın suçun işlenmesini kolaylaştırdığı, sanıkların dolandırıcılık suçunu basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işledikleri anlaşılmakla;
Sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK.nun 158/1-g maddesinde düzenlenen “basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanılması” suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık D.A.S. hakkında G.H.’ye karşı nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik olarak;
Müştekinin 03.02.2011 tarihli celsede sanığın zararını karşılayacağını söylediği bu nedenle şikayetten vazgeçtiğini beyan etmesi sanığında müştekinin katılmadığı 17.02.2011 tarihli celsede müştekinin zararını karşıladığına yönelik savunma yapması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından müştekiden, sanık tarafından kendisine ödemeye yapılıp yapılmadığı sorularak, ödeme varsa, ödemenin sanığın pişmanlığından kaynaklanıp kaynaklanmadığının, bu şekilde sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediğinin değerlendirilerek, sonucuna göre 5377 sayılı Kanun ile değişik 5237 Sayılı TCK’nın 168/2 maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve sanık M.K. müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.