Daire içinde R harfi ® İngilizce bir sözcük olan “registered” karşılığı olarak kullanılmaktadır. ® işareti bir markanın tescilli olduğunu belirtir. ® işareti, “Tescilli Marka” olarak sözlüklerde yer almaktadır.
® işaretinin kullanılması, markanın ilgili ülkede tescili tamamlandıktan sonra mümkündür. Henüz tescil edilmemiş markalarda bu işaretin kullanılması genellikle önerilmez.
TM harflerinden oluşan ™ işaret ise, İngilizce sözcükler olan “Trade” ve “Mark” sözcüklerinin karşılığıdır. Bu işaret ürünler için kullanılan markanın Ticaret Markası olduğunu belirtir. ™ işareti, “Ticaret Markası” olarak sözlüklerde yer almaktadır.
SM işareti ise, “Service Mark” yani Hizmet Markası için kullanılmaktadır.
27/6/1995 tarihli 22326 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Marka tescilinden doğan hakların kapsamı başlıklı 9.maddesine göre Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Ayrıca bu maddede İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması hususu da açıkça ve ayrıca düzenlenmiştir.
27/6/1995 tarihli 22326 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller başlıklı 61.maddesine göre; Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak, Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek marka hakkına tecavüz sayılmaktadır.
27/6/1995 tarihli 22326 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Marka sahibinin talepleri başlıklı 62.maddesine göre Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması, Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini, Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi, el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi, Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasını Mahkemeden talep edebilir.
27/6/1995 tarihli 22326 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Yoksun kalınan kazanç başlıklı 66.maddesine göre Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, şu değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir: Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre, Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre,Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
27/6/1995 tarihli 22326 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Hükmün ilanı başlıklı 72.maddesine göre Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatının bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etmek hakkına sahiptir.
T.C.YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2007/11-965 K. 2007/961 T. 12.12.2007 tarihli kararının ilgili bölümü aşağıdaki gibidir:
Marka da ticari unvan da “ayırt edici işaretlerdir”. Marka, bir teşebbüsün ürün ve hizmetlerini, rakiplerinkinden ayırmaya yönelik olup; ticari unvan ise, tacirlerin ticari işletmesine ilişkin muamelelerinde, icrasında kullanmak zorunda olduğu ismidir. Her ikisi de ayırt edici işaret olarak kullanılmaları nedeniyle “ayırt edicilik” kapasitesine sahiptir. Bu nedenle, tescil sırasında bu ibarenin serbest olması, yani üçüncü şahsın ibare üzerinde hukuken ileri sürebileceği bir hakkının bulunmaması gerekir.
Marka, en geniş anlamda, gerçek veya tüzel kişinin mal veya hizmetlerini ayırmaya yarayan ayırt edici işaret olduğundan, markayı tescil ettirenin veya markayı tescilsiz kullananın tacir olması da zorunlu değildir.
Marka, tescilli ise tescil kapsamındaki ürün veya hizmetlerden; tescilsiz ise de tescilsiz kullanılan ürün ve hizmetten bağımsızdır. Dolayısıyla, geçerliliği de yine ürün ve hizmetten bağımsızdır.
Korunması da, şartları varsa, hem telif haklarıyla hem de tescilli olup olmamasına göre 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname veya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 57/1-5. maddesine göre gerçekleşir.
Şu durumda, davacı Üniversitenin tacir olmaması marka kullanımına engel olmadığı gibi, salt bu nedenle kullandığı tescilli veya tescilsiz markaların hukuki korumadan yararlanamayacağından da söz edilemez.
Markalarda spesiyalite prensibi geçerli olup; marka, hangi mal ve hizmet için tescil edilmişse veya tescilsiz olarak hangi mal ve hizmet için kullanılmışsa, bu mal veya hizmetler yönünden sahibine bu işaret üzerinde herkese karşı ileri sürülebilecek inhisari haklar verir ve üçüncü kişiler bu işareti markanın kullanıldığı mal ve hizmetlerle aynı veya bunların benzeri mal veya hizmetler için kullanamazlar.
Yeri gelmişken ifade edilmelidir ki, bu şekildeki izinsiz kullanım; tescilsiz marka yönünden, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 56, 57/1-5. maddesi anlamında haksız rekabet teşkil ederken, tescilli marka yönünden de 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi gereğince marka haklarına tecavüz oluşturur.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Dördüncü Faslında “Haksız Rekabet” düzenlenmiş olup; Kanun’un 56. maddesinde haksız rekabet;
“Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.”
Şeklinde tarif edilmiş;
Yine aynı Kanun’un “Hüsnüniyet Kaidelerine Aykırı Hareketler” başlıklı 57. maddesinin 1. ve 5. bentlerinde ise;
“Hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareketler hususiyle şunlardır:
1- Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek;
…
5- Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak…”
Hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; haksız rekabetten söz edebilmek için kusur, zarar, illiyet bağı unsurları birlikte gerçekleşmelidir. Her iki tarafın da tacir olması veya her ikisinin de ticari unvanının bulunması gibi bir koşul ise aranmamıştır. Başkasının kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak “hüsnüniyet” kaidelerine aykırı haksız rekabet oluşturur.