Konu 13-İnternette ve Yazılımlarda Telif Hakları, Marka Hukuku ve Alan Adları

Öğretim Görevlisi Avukat Özge EVCİ ERALP

Konu 13- İnternette ve Yazılımlarda Telif, Marka ve Alan Adı Hukuku

  1. Genel Olarak Telif Hakları

Türk Hukukunda telif hakları 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK”)[1] düzenlenmiştir, ancak Kanun sistematiğinde “telif hakkı” tabiri kullanılmamaktadır. FSEK Geçici 1 maddesinin 3. fıkrasına göre, “Mevzuat ve sözleşmelerde kullanılan hakkı telif, telif hakları, edebi mülkiyet, güzel sanatlar mülkiyeti ve buna benzer tabirlerden bu kanunun benzer hallerde tanıdığı hak ve salahiyetler anlaşılır.” ifadesi bulunmaktadır. Yaygın kullanımda fikri haklar, telif hakları, fikri mülkiyet gibi ifadelerin tümü eserler üzerindeki hakları ifade etmektedir.

FSEK, fikir ve sanat eserlerini, eser sahiplerinin haklarını, bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları düzenlemektedir.

 

 

 

  1. Eser Kavramı

FSEK madde 1-b/a uyarınca eser; “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder.

Bu tanıma göre eserin unsurları aşağıdaki gibidir:

  • Fikri çalışmanın ürünü olmak

Eser olmanın kriterlerinden ilki sahibinin zihinsel çabası ile üretilmiş olmasıdır.

  • Şekillenmiş, oluşturulmuş, eser haline gelmiş olmak

FSEK ile korunan “fikirler” değil fikirlerin ifade ediliş biçimleridir. Fikirler -ancak koşulları varsa- patent veya faydalı model belgeleriyle korunabilir.[2]  Bu nedenle FSEK koruması, fikirler için değil, fikirler sonunda ortaya çıkarılmış olan eserler içindir.

  • Sahibinin hususiyetini taşımak

Zihinsel çaba sonucu ortaya çıkan bir fikri ürünün FSEK anlamında eser olarak korunabilmesi için, sahibinin hususiyetini taşıması (subjektif unsur) ve yasada öngörülen eser türlerinden birine dahil olması (objektif unsur) gereklidir. Bir fikri çabayı diğerlerinden ayıran ve eser olarak korunur hale getiren en önemli unsur; sahibinin hususiyetini yansıtacak düzeyde şekillenmiş olmasıdır. Şüphesiz, “hususiyetin” daraltıcı anlamda yorumu suretiyle, mutlaka üst düzeyde yaratıcılık ve orijinallik içermesi gerektiği düşüncesi benimsenemez. Ancak, öte yandan “hususiyetin” geniş anlaşılması da eser olmayan ürünlere bu niteliğin tanınması aracı yapılmamalıdır. (J. M., Fikri Mülkiyet Hukuku, Dördüncü Bası, S.101) “hususiyet” sıradan olmamayı ve belli bir düzeyi bulunmak kaydıyla yaratıcılığı gerekli kılar.[3]

  • Kanunda sayılan eser çeşitlerinden birine girmek

Eser çeşitleri kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup eser sayılmak için bunlardan birinin kapsamında girmek gerekir.

  1. Eser Çeşitleri

FSEK uyarınca eser çeşitleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

  • İlim ve edebiyat eserleri (Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları bu kapsama girmektedir.)
  • Musiki eserleri
  • Güzel sanat eserleri
  • Sinema eserleri
  1. Eser Sahibinin Hakları

Eser sahibinin hakları FSEK’te mali ve manevi haklar şeklinde iki kategori altında düzenlemiştir.

Manevi Haklar

Mali Haklar

  • Umuma Arz
  • Adın Belirtilmesi Yetkisi
  • Eserde Değişiklik Yapılmasını Men Etme
  • Eser Sahibinin Malik ve Zilyete Karşı Hakları
  • İşleme Hakkı
  • Çoğaltma Hakkı
  • Yayma Hakkı
  • İşaret, ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma İletim hakkı

 

 

  1. Manevi Haklar

Eser sahibinin manevi haklarını açıklamak gerekirse, manevi haklar eser ile sahibi arasındaki bağ dolayısıyla, eser sahibinin kişiliğine bağlı olarak oluşan ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak ve inhisarı yetkilerdir. Kişilik haklarından farkı, fikri hukuk alanında eser sahibinin manevi hakkının doğumu için, alenileşmiş bir eserin varlığı gereklidir

Manevi haklar sınırlı sayı (numerus clausus) oluştururlar. Bunların dışında, eser sahibinin kişilik hukukundan doğan haklara da dayanabileceği kabul edilmektedir (18.12.1981 tarihli ve ve 1/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Manevi haklar miras yoluyla intikal etmezler, ölüme bağlı tasarruflara konu olmazlar ve sağlararası işlemlerle devir edilemezler. Manevi haklardan feragat de geçerli değildir. Ancak, manevi hakların kullanılma yetkisi devredilebilir ( Yavuz, L.: Eser Sahibinin Eseri Kamuya Sunma Hakkı ve Manevi Hakların Üçüncü Kişiler ve Eser Sahibinin Yakınları Tarafından Kullanılması, Yargıtay Dergisi, Cilt 33, Ocak-Nisan 2007, S.1-2, s.59-60). Fikir ve sanat eserlerinin kamuya sunulması eserin yayımlanması veya başka bir şekilde aleniyete kavuşturulmasıyla gerçekleşir. Eserin, eser sahibinin kişisel gizlilik alanından çıkarak fikir ve sanat dünyasına mal olması ve fikri hukuk tarafından korunur hâle gelmesi ancak bu hakkın kullanılmasıyla mümkündür (Erel, Ş.N.:Türk Fikir ve Sanat Hukuku, Ankara 1988, s.100). Eser sahibine özgü manevi hak ve yetkilerin sağlanmasındaki amaç da, fikri yaratıcılığın daha güçlü bir şekilde korunması ve cesaretlendirilmesidir[4].

 

  1.  Umuma Arz Hakkı

FSEK madde 14 uyarınca,bir eserin kamuya sunulup sunulmamasını, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan, yahut ana hatları herhangi bir suretle henüz kamuya tanıtılmayan bir eserin içeriği hakkında ancak o eserin sahibi bilgi verebilir.

Hak sahibinin izni ile kamuya sunulan bir eser alenileşmiş sayılır. Bu şekilde kamuya sunulan bir eser, kamu düzeni, genel ve özel menfaatler gibi nedenlerle bazı sınırlandırmalara (FSEK m. 30-38, 40, 41), haciz, hapis hakkı ve rehin (FSEK m. 61, 62) gibi kısıtlayıcı işlemlere konu yapılabilecektir. FSEK’nin 14/1. fıkrasına göre, eseri kamuya sunup sunmama, sunuluş zamanını belirleme ve eserin kamuya sunulma tarzını belirleme konularında karar verme yetkisi eser sahibine aittir. Fikir ve sanat eserlerinin kamuya sunulması eserin yayımlanması veya başka bir şekilde aleniyete kavuşturulmasıyla gerçekleşir. Eserin, eser sahibinin kişisel gizlilik alanından çıkarak fikir ve sanat dünyasına mal olması ve fikri hukuk tarafından korunur hâle gelmesi ancak bu hakkın kullanılmasıyla mümkündür (Erel, Ş.N.:Türk Fikir ve Sanat Hukuku, Ankara 1988, s.100). Henüz kamuya sunulmamış eser bir sırdır ve bu aşamada da sahibinin hakkı mutlak olup, istisnai hâller dışında, MK’nın 24. ve BK’nın 49. maddesi hükümleri ile korunur. Eser sahibinin manevi haklarıyla ilgili Bern Sözleşmesi 6. mükerrer maddesindeki “eserin başka herhangi bir yolla haleldar edilmesine karşı koymak hakkı” da, bu görüşe hukuki temel oluşturmaktadır. Anılan madde metni içeriğinde, eser alenileştikten sonra da, sözleşmeye aykırı veya izinsiz olarak eserin kamuya sunulmasına karşı koymak hakkı mevcuttur. Bunun aksi ise, eser sahibinin değil, korsan yayıncılığın korunması sonucunu doğurur. Eserin, eser sahibinin izni ile bir kez kamuya sunularak alenileşmesi nedeniyle, aynı eserin daha sonra korsan yayın yoluyla izinsiz olarak çoğaltılması ve ticaretinin yapılması hâllerinde, eğer korsan baskılarda eser sahibinin şeref ve haysiyetini zedeleyen bir durum da yoksa, artık eser sahibinin FSEK’nın 14/1. maddesindeki manevi hakkının tükendiğini ve korsan yayın yapan kişilere karşı taleplerinin sadece mali haklar ile sınırlı olduğunun benimsenmesi; eser sahibinin etkin korunması ilkeleri ile bağdaşmayacaktır. Diğer taraftan, kendi izni ile piyasaya arz edilen eserinin, “birebir aynısı olan kopyalarının” korsan olarak piyasaya sunulması halinde, eser sahibinin eserinin başkaları tarafından ve rızası dışında ticaret mevkiine konulmasından dolayı, kişiliğinin bir parçası olarak sahibi bulunduğu manevi haklarından olan kamuya sunma hakkının zarar görmeyeceği düşüncesi de kabul edilemez.[5]

 

  1.  Adın Belirtilmesi Yetkisi

FSEK madde 15 uyarınca, eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, kamuya sunma veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti münhasıran eser sahibine aittir.

Bir güzel sanat eserinden çoğaltma ile elde edilen kopyalarla bir işlenmenin[6] aslı veya çoğaltılmış nüshaları üzerinde asıl eser sahibinin ad veya alametinin, kararlaştırılan veya adet olan şekilde belirtilmesi ve vücuda getirilen eserin bir kopya veya işlenme olduğunun açıkça gösterilmesi şarttır.

Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut herhangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tespitini mahkemeden isteyebilir.

Eser niteliğindeki mimari yapılarda, yazılı istem üzerine eserin görülen bir yerine eser sahibinin uygun göreceği malzeme ile silinmeyecek biçimde eser sahibinin adı yazılır.

  1.   Eserde Değişiklik Yapılmasını Men Etme Yetkisi

FSEK madde 16 uyarınca, eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.

Kanunun veya eser sahibinin müsadesiyle bir eseri işleyen, umuma arz eden, çoğaltan, yayımlayan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir.

Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri men edebilir. Men etme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür.

  1.   Eser Sahibinin Malik ve Zilyede Karşı Haklar

FSEK madde 17 uyarınca; eser sahibi, gerekli durumlarda, aslın maliki ve zilyedinden, koruma şartlarını yerine getirmek kaydıyla, 4 üncü maddenin 1 inci ve 2 nci bentlerinde sayılan güzel sanat eserlerinin ve 2 nci maddenin 1 inci bendinde ve 3 üncü maddede sayılıp da yazarlarla bestecilerin el yazısıyla yazılmış eserlerinin asıllarından geçici bir süre için yararlanmayı talep etme hakkına sahiptir. Eser sahibinin bu hakkı, bu eserlerin ticaretini yapanlar tarafından eseri satın alan veya elde eden kişilere müzayede ve satış kataloğu veya ilgili belgeler ile açıklanır.

Aslın maliki, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez.

Eserin tek ve özgün olması durumunda eser sahibi, kendisine ait tüm dönemleri kapsayan çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla, koruma şartlarını yerine getirerek iade edilmek üzere eseri isteyebilir.

  1. Mali Haklar

FSEK madde 20 uyarınca, henüz alenileşmemiş bir eserden her ne şekil ve tarzda olursa olsun faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Alenileşmiş bir eserden eser sahibine münhasıran tanınan faydalanma hakkı, bu kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir. Mali haklar birbirine bağlı değildir. Bunlardan birinin tasarrufu ve kullanılması diğerine tesir etmez. Bir işlemenin sahibi, kendisine bu sıfatla tanınan mali hakları, işleme hususunun serbest olduğu haller dışında, asıl eser sahibinin müsaade ettiği nispette kullanabilir.

 

  1. İşleme Hakkı

FSEK’teki tanımlara göre “işlenme eser”, diğer bir eserden yararlanmak suretiyle bu esere oranla bağımsız olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat ürünleri meydana getirme hakkıdır. FSEK madde 21 uyarınca, bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

  1. Çoğaltma Hakkı

FSEK madde 22’ye göre,  bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Eserlerin aslından ikinci bir kopyasının çıkarılması ya da eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi, her türlü ses ve müzik kayıtları ile mimarlık eserlerine ait plan, proje ve krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılır. Aynı kural, kabartma ve delikli kalıplar hakkında da geçerlidir.

Çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsar.

  1. Yayma Hakkı

FSEK 23. madde uyarınca, bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

Eser sahibinin izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve bunlardan yayma yoluyla faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yurt dışında çoğaltılmış nüshalar her ne surette olursa olsun eser sahibinin ve/veya eser sahibinin iznini haiz yayma hakkı sahibinin izni olmaksızın ithal edilemez.

Kiralama ve kamuya ödünç verme yetkisi eser sahibinde kalmak kaydıyla, belirli nüshaların hak sahibinin yayma hakkını kullanması sonucu mülkiyeti devredilerek ülke sınırları içinde ilk satışı veya dağıtımı yapıldıktan sonra bunların yeniden satışı eser sahibine tanınan yayma hakkını ihlal etmez.

Bir eserin veya çoğaltılmış nüshalarının kiralanması veya ödünç verilmesi şeklinde yayımı, eser sahibinin çoğaltma hakkına zarar verecek şekilde, eserin yaygın kopyalanmasına yol açamaz. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kültür Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

  1. Temsil Hakkı

FSEK madde 24 uyarınca, bir eserden, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

Temsilin umuma arz edilmek üzere vuku bulduğu mahalden başka bir yere herhangi bir teknik vasıta ile nakli de eser sahibine aittir

  1.   İşaret, ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma İletim hakkı:

FSEK madde 25 uyarınca, bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.

Bu madde ile düzenlenen umuma iletim yoluyla eserlerin dağıtım ve sunumu eser sahibinin yayma hakkını ihlal etmez.

—————

  1. Hakların Devri

FSEK kapsamında hakların devrini mali ve manevi haklar açısından iki kısma ayırarak ele almak gerekir. FSEK madde 48’de mali hakların devri açıkça düzenlenmiş olup, manevi hakların devredilemeyeceği kabul edilmektedir.

FSEK madde 48 uyarınca, eser sahipleri veya mirasçıları mali haklarını karşılıklı veya karşılıksız, süreli veya süresiz olarak devredebilirler. Mali haklara ilişkin sözleşmelerin yazılı olması ve devre konu hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.

Eser sahibi, eser üzerindeki mali hakları devredebileceği gibi bu mali haklara ilişkin lisans/ruhsat da verebilir. FSEK madde 63 uyarınca, bu kanunun tanıdığı mali haklar miras yolu ile intikal eder.

Manevi haklar ise, miras yoluyla intikal etmezler, ölüme bağlı tasarruflara konu olmazlar ve sağlararası işlemlerle devir edilemezler. Manevi haklardan feragat de geçerli değildir. Ancak, manevi hakların kullanılma yetkisi devredilebilir ( Yavuz, L.: Eser Sahibinin Eseri Kamuya Sunma Hakkı ve Manevi Hakların Üçüncü Kişiler ve Eser Sahibinin Yakınları Tarafından Kullanılması, Yargıtay Dergisi, Cilt 33, Ocak-Nisan 2007, S.1-2, s.59-60).[7]

  1. Mali Hakların Korunmasında Süreler

FSEK madde 26 uyarınca, eser sahibine tanınan mali haklar zamanla sınırlıdır. 46 ve 47 nci maddelerdeki haller dışında[8] koruma süresinin bitiminden sonra herkes, eser sahibine tanınan mali haklardan faydalanabilir. Bir eserin aslı veya işlenmeleri için tanınan koruma süreleri birbirine tabi değildir. Bu hüküm 9 uncu[9] maddenin birinci fıkrasındaki eserler hakkında da uygulanır. Koruma süresi, eserin alenileşmesinden önce cereyana başlamaz.

FSEK madde 27 uyarınca koruma süresi,

  • Eser sahibi yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren 70 yıldır.
  • Eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl geçmekle son bulur.
  • Eser sahibi tüzel kişiyse, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.
  • Sahibinin ölümünden sonra alenîleşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
  • Eser sahibi belli değilse, koruma süresi eserin alenîyet kazanmasından itibaren 70 yıldır. Koruma süresi eser alenîleşmediği sürece işlemeye başlamaz.

Koruma sürelerinin dolmasıyla birlikte eser sahibine tanınan mali haklar sona erer.

 

  1. Bilgisayar Programının Telif Hakları Kapsamında Korunması
  1. Bilgisayar Programının Eser Niteliği

FSEK’te yer alan tanımlara göre bilgisayar programı, “bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmalarını” ifade eder.

Arayüz ise “bilgisayarın donanım ve yazılım unsurları arasında karşılıklı etkilenme ve bağlantıyı oluşturan program bölümlerini” ifade etmektedir.

Kelime anlamı olarak “arayüz” ise “bilgisayar yazılımlarının kullanıcı tarafından çalıştırılmasını sağlayan, çeşitli resimlerin, grafiklerin, yazıların yer aldığı ön sayfa” olarak adlandırılmaktadır. Kısacası, arayüzü, kullanıcıların yazılımı kullandıkları ve gördükleri alan olarak adlandırabiliriz.

FSEK kapsamında bilgisayar programı,  ilim ve edebiyat eserleri kategorisi altında “eser” olarak sayılmıştır.[10] FSEK madde 2/1-1 uyarınca; her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları eser kapsamına girmektedir.

FSEK madde 2/2 uyarınca “arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar.”

Arayüz, bu niteliği ile eser korumasından yararlanamazken, arayüz görüntüsü ilim ve edebiyat eseri niteliğindeki “dil ve yazı ile ifade olunan eserler” kapsamına girebilmektedir. Buna ilişkin  Yargıtay 11. Hukuk Dai̇resi̇ E. 2014/15884 K. 2015/13763 T. 22.12.2015 kararına göre;

“Nitekim, bilirkişi raporunda da bu husus belirtilmiş, ancak davacıya ait ….. adlı yazılımın ana ekran kullanıcı arayüzü ile davalının ……. yazılımındaki ara yüzün aynı olduğu, davacı kullanıcı arayüzünün FSEK’nin 2/son maddesi kapsamında kalmamakla birlikte söz konusu görünümün ilim ve edebiyat eseri vasfında bulunduğu mütalaa edilmiştir. 5846 Sayılı FSEK’nin 1/b-a ve 2. madde uyarınca bir fikri ürünün eser olarak korunabilmesi için hususiyet içerecek şekilde ifade edilmiş olması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise uyuşmazlık konusu ana ekran kullanıcı arayüzünün ne surette hususiyet unsuruna sahip ilim ve edebiyat eseri olduğu açıklanmamıştır.

Bu itibarla, mahkemece gerektiğinde yeni bir bilirkişi heyetinden Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde rapor alınarak, söz konusu ana ekran kullanıcı arayüzü görüntüsünün ilim ve edebiyat eseri vasfında olup olmadığı incelenerek, şayet eser vasfına sahip değilse davalı tarafça kopya edilerek kendi yazılımında kullanılmasının FSEK’nin 84. maddesi kapsamında haksız rekabet olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği belirlenerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.”

İnternet sitesi arayüzünün işleyiş şeklinin eser sayılmadığına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dai̇resi̇ E. 2017/2053 K. 2018/7795 T. 10.12.2018 tarihli onama kararına göre;

“Mahkemece iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflara ait web sitelerinde görsel tasarımların birbirinden farklılık arz ettiği, aynı kulvarda perakende zincirinde faaliyet gösteren şirketlere ait web sitelerinde de genellikle satışı yapılan ürünlerin ve bu ürünlere ilişkin kampanyaların sergilenip, fiyatların yayınladığı, bu bağlamda bu iş kolundaki sitelerin genel şekli ile benzerlik gösterdiği, FSEK 2/I-1 maddesi hükmü uyarınca, bilgisayar programlarının ilim ve edebiyat eserleri kategorisinde korunduğu ancak dava konusu web tasarımının kanunun ifade ettiği anlamda bilgisayar programı olarak korunacak eserler arasında yer almadığı, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nın bilgisayar programını, makinenin okuyabileceği bir ortama yüklendiğine bilgi işleme kapasitesine sahip böyle bir makinenin belirli bir işlev veya görevi yerine getirmesinin ya da belirli bir sonucu göstermesini sağlayabilme yetisine sahip bir komutlar dizini olarak tanımladığı, davacıya ait web sitesinin bu kapsamda, işletim sistemi, uygulama programı yada micro kod olarak tanımlanamayacağı, öte yandan davacıya ait web sitesinin FSEK’in 4. maddesi anlamında güzel sanat eseri kategorisine giren grafik eseri niteliğinde de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”

  1. Bilgisayar Programında Telif Hakkı Korumasının Kısıtlamaları (Şahsen Kullanma)

FSEK madde 38 uyarınca, bütün fikir ve sanat eserlerinin,  kâr amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus çoğaltılması mümkündür. Ancak, bu çoğaltma hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar veremez ya da eserden normal yararlanmaya aykırı olamaz.

Bilgisayar programları için bu hükme ek düzenlemeler aşağıdaki gibidir:

  • Sözleşmede belirleyici hükümlerinin yokluğu durumunda, hata düzeltme de dahil, bilgisayar programının düşünüldüğü amaca uygun kullanımı için gerekli olduğu durumda, bilgisayar programının onu hukuki yollardan edinen kişi tarafından çoğaltılması ve işlenmesi serbesttir.
  • Bilgisayar programını yasal yollardan edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi sözleşme ile önlenemez.
  • Bilgisayar programının kullanımı için gerekli olduğu sürece, bilgisayar programını kullanma hakkına sahip kişinin bir adet yedekleme kopyası yapması sözleşme ile önlenemez.
  • Bilgisayar programının kullanım hakkına sahip kişinin yapmaya hak kazandığı bilgisayar programının yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi veya depolanması fiillerini ifa ettiği sırada, bilgisayar programının herhangi bir ögesi altında yatan düşünce ve ilkeleri belirlemek amacı ile, programın işleyişini gözlemlemesi, tetkik etmesi ve sınaması serbesttir.
  • Bağımsız yaratılmış bir bilgisayar programı ile diğer programların ara işlerliğini gerçekleştirmek üzere gerekli bilgileri elde etmek için, bilgisayar programının çoğaltılması ve işlenmesi anlamında kod’un çoğaltılmasının ve kod formunun çevirisinin de zorunlu olduğu durumlarda, bu fiillerin ifası aşağıdaki şartların karşılanması halinde serbesttir:
  • Bu fiillerin, ruhsat sahibi veya bir bilgisayar programının kopyasını kullanma hakkı sahibi diğer bir kişi tarafından veya onların adına bunu yapmaya yetkili kişi tarafından ifa edilmesi,
  • Araişlerliği gerçekleştirmek için gerekli bilginin, (1) numaralı bentte belirtilen kişilerin kullanımlarına sunulmaması,
  • Bu fiillerin, araişlerliği gerçekleştirmek için gereken program parçaları ile sınırlı olması.

Yukarıdaki fıkra hükümleri, onun uygulanması ile elde edilen bilgilerin;

-Bağımsız yaratılmış bilgisayar programının araişlerliğini gerçekleştirmenin dışında diğer amaçlar için kullanılmasına,

-Bağımsız yaratılmış bilgisayar programının araişlerliği için gerekli olduğu durumlar dışında başkalarına verilmesine,

-İfade ediliş bakımından esastan benzer bir bilgisayar programının geliştirilmesi, üretilmesi veya pazarlanması veya fikri hakları ihlal eden herhangi diğer bir fiil için kullanılmasına, İzin vermez.

-Altıncı ve Yedinci fıkra hükümleri, programdan normal yararlanma ile çelişir veya hak sahibinin meşru yararlarına makul olmayan müdahale eder şekilde kullanılmasına izin verecek tarzda yorumlanamaz.

  1. Telif Hakkı Korumasının Diğer Kısıtlamaları
  1. Kamu Düzeni

FSEK madde 30 uyarınca, eser sahibine tanınan haklar, eserin ispatı amacıyla mahkeme ve diğer resmi makamlar huzurunda ve genel zabıta ve ceza işlerinde bir muameleye konu teşkil etmek üzere kullanılmasına mani değildir. Fotoğraflar, kamu güvenliği amacıyla veya adli maksatlar için sahibinin rızası alınmaksızınresmi makamlar veya bunların emriyle başkaları tarafından her şekilde çoğaltılabilir ve yayılabilir. Eserin herhangi bir suretle ticaret mevkiine konmasını, temsilini veya diğer şekillerde kullanılmasını men eden yahut müsaade veya kontrole bağlı tutan kamu hukuku hükümleri mahfuzdur.

  1. Mevzuat ve içtihatlar

FSEK madde 31 uyarınca, resmen yayımlanan veya ilan olunan kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, tebliğ, genelge ve kazai kararların çoğaltılması, yayılması, işlenmesi veya herhangi bir suretle bunlardan faydalanma serbesttir.

  1. Nutuklar

FSEK madde 32 uyarınca, Büyük Millet Meclisinde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, genel toplantılarda söylenen söz ve nutukların, haber ve bilgi verme maksadıyla çoğaltılması, kamuya açık yerlerde okunması veya radyo vasıtasıyla ve başka suretle yayımı serbesttir. Olayın özelliği ve vaziyetin icabı gerektirmediği hallerde söz ve nutuk sahiplerinin adı belirtilmeyebilir.

Bu söz ve nutukları birinci fıkrada bahsedilenden başka bir maksatla çoğaltmak veya diğer bir suretle yaymak eser sahibine aittir.

  1. Temsil serbestisi

FSEK madde 33 uyarınca, yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüzyüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir.

  1. Eğitim ve öğretim için seçme ve toplama eserler

FSEK madde 34 uyarınca, yayımlanmış müzik, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, amacın haklı göstereceği bir oran dahilinde alıntı yapılmak suretiyle, hal ve vaziyetinden eğitim ve öğretim amacına tahsis edildiği anlaşılan seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbesttir. Ancak bu serbestlik, hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar verir veya eserden normal yararlanma ile çelişir şekilde kullanılamaz.

Yayımlanmış müzik, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, alıntılar yapılmak suretiyle eğitim ve öğretim gayesi dışında seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi ancak eser sahibinin izniyle mümkündür. Bütün bu hallerde eser ve eser sahibinin adı belirtilmesi gerekir.

  1. İktibas (Alıntı) serbestisi

FSEK madde 35 uyarınca, bir eserden aşağıdaki hallerde alıntı yapılması caizdir:

1. Alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının ayrı bir ilim ve edebiyat eserine alınması;

2. Yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının ayrı bir müzik alınması;

3. Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir oran dahilinde ve içeriğini aydınlatmak maksadıyla bir ilim eserine konulması;

4. Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer vasıtalarla gösterilmesi.

İktibasın belli olacak şekilde yapılması lazımdır. İlim eserlerinde, iktibas hususunda kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer belirtilir.

  1. Gazete İçeriği

FSEK madde 36 uyarınca, Basın Kanunu’nun 15 inci (Yeni Basın Kanunu 24)[11] maddesi hükmü saklı kalmak üzere (yayın sahibi yasaklamadıkça) basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberler serbestçe iktibas olunabilir. Gazete veya dergilerde çıkan içtimai, siyasi veya iktisadi günlük meselelere mütaallik makale ve fıkraların iktibas hakkı sarahaten mahfuz tutulmamışsa aynen veya işlenmiş şekilde diğer gazete ve dergiler tarafından alınması ve radyo vasıtasiyle veya diğer bir suretle yayılması serbesttir. İktibas hakkı mahfuz tutulsa bile sözü geçen makale ve fıkraların kısaltılarak basın özetleri şeklinde alınması, radyo vasıtasiyle veya diğer bir suretle yayılması caizdir. Bütün bu hallerde, iktibas edilen gazete, dergi ve ajansın ve eğer bunlar da başka bir kaynaktan alınmışlarsa o kaynağın adı, tarih ve sayısından başka makale sahiplerinin adı, müstear adı veya alameti zikredilmek icap eder.

Basın Kanunu 24. maddeye göre; “Bir süreli yayında yayımlanmış haber, yazı ve resimleri kaynak göstermeksizin yeniden yayımlayanlar beş milyar liradan onmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Bu eserleri, yeniden yayım hakkı saklı tutulmuş olmasına rağmen, süreli yayın sahibinin izni olmadan yeniden yayımlayanlar yirmi milyar liradan kırk milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.”

İki kanun maddesinin birlikte yorumlanmasından anlaşıldığı üzere, süreli yayımlanan haberlerin yeniden yayım hakkı saklı tutulmamışsa, bu içeriğin izinsiz kullanıma imkân vardır. Ancak, yayımlanan haberlerin yeniden yayım hakkı saklı tutulmuşsa süreli yayın sahibinin izninin alınması gerekir.

  1. Haber

Haber mahiyetinde olmak ve bilgilendirme kapsamını aşmamak kaydıyla, günlük olaylara bağlı olarak fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınması mümkündür. Bu şekilde alınmış parçaların çoğaltılması, yayılması, temsil edilmesi veya radyo ve televizyon gibi araçlarla yayınlanması serbesttir. Bu serbestlik, hak sahibinin hukuki menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden normal yararlanmaya aykırı biçimde kullanılamaz.

  1. Telif Hakları İhlalinde Hukuk Davaları
  1. Tecavüzün Ref’i Davası (Tecavüzün Ortadan Kaldırılması)
FSEK madde 66’da tecavüzün ref’i davası düzenlenmiştir. Buna göre, manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir. Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir. Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün gerçekleşip gerçekleşmediğini, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin neden olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin uygulanmasına karar verir.Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref’i ve men davası açabilir.
  1. Manevi haklara tecavüz halinde

FSEK madde 67 uyarınca, henüz alenileşmemiş bir eser, sahibinin rızası olmaksızın veya arzusuna aykırı olarak kamuya sunulduğu takdirde tecavüzün ref’i davası, ancak kamuya sunulma keyfiyetinin çoğaltılmış nüshaların yayımlanması suretiyle gerçekleşmesi halinde açılabilir. Aynı hüküm, esere, sahibinin arzusuna aykırı olarak adının konulduğu hallerde de geçerlidir.

Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş veya konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olupta eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün ref’ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını delirtmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilanı talep edilebilir.

32, 33, 34, 35, 36, 39 ve 40 ıncı maddelerde sayılan hallerde yanlış veya yetersiz kaynak gösterilmiş edilmiş veyahut hiç kaynak gösterilmemişse ikinci fıkra hükmü uygulanır.

Eser haksız olarak değiştirilmiş ise hak sahibi aşağıdaki taleplerde bulunabilir:

1. Eser sahibi, eserin değiştirilmiş şekilde çoğaltılmasının yayım ve temsilinin, yayım ve temsilinin, radyo ile yayımının men edilmesini ve tecavüz edenin, tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalardaki değişiklikleri düzeltmesini veya bunların eski haline getirilmesini talep edebilir. Değişiklik, eserin, gazete, dergi veya radyo ile yayımı sırasında yapılmışsa eser sahibi, masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, eseri değiştirilmiş şekilde yayımlamış olan bütün gazete, dergi ve radyo idarelerinden değişikliğin ilan yolu ile düzeltilmesini talep edebilir.

2. Güzel sanat eserlerinde eser sahibi asıldaki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılmasını yahut değiştirilmesini talep edebilir. Eski halin iadesi mümkün ise değişikliğin izalesi ammenin veya malikin menfaatlerini esaslı surette haleldar etmiyorsa eser sahibi eseri eski hale getirebilir.

  1. Mali haklara tecavüz halinde

FSEK madde 68 uyarınca, eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.

İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir.

İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi için eser sahibinin bu Kanunun 52nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır.

Hak sahiplerinden biri, ikinci ve üçüncü fıkralar uyarınca talepte bulunduklarında Ceza Muhakemesi Kanununun[12] el koymaya ilişkin hükümleri delil elde etmek amacı dışında uygulanmaz.

Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.

  1. Tecavüzün Men’i Davası (Tecavüzün Önlenmesi)

FSEK madde 69 uyarınca, mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Gerçekleşen olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm geçerlidir.

66 ncı maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının hükümleri burada da uygulanır.

  1.  Tazminat Davası

FSEK madde 70 uyarınca, manevi hakları ihlal edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.

Mali hakları ihlal edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere ilişkin hükümler dairesinde tazminat talep edebilir.

Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de isteyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.

  1. Telif Hakkı ihlallerinde Ceza Davaları
  1. Manevi, mali veya Bağlantılı Haklara Tecavüz

FSEK madde 71’e göre, bu kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal ederek:

1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı

olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

2.Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.

3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.

4.Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.

Bu kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.

  1. Teknolojik Önlemleri Etkisiz Kılma

FSEK madde 72 uyarınca, bu kanunda yer alan hakların korunması amacıyla eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanımının kontrolünü sağlamak üzere erişim kontrolü veya şifreleme gibi koruma yöntemi ya da çoğaltım kontrol mekanizması uygulamalarıyla sağlanan etkili teknolojik önlemleri etkisiz kılmaya yönelik;

a) Ürün ve araçları imal veya ithal eden, dağıtan, satan, kiraya veren veya ticari amaçla elinde bulunduranlar,

b) Ürün ve araçların reklam, pazarlama, tasarım veya uygulama hizmetlerini sunanlar, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

  1. Soruşturma ve kovuşturma

FSEK madde 75 uyarınca, 71 ve 72 nci maddelerde sayılan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikâyete bağlıdır. Yapılan şikâyetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikâyet süresi içinde Cumhuriyet başsavcılığına verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Bu kanunda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar dolayısıyla başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafından, eser üzerinde manevi ve malî hak sahibi kişiler şikâyet haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar edilirler.

Şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı suç konusu eşya ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri yapar. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir. Ancak, bu karar yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır.

  1. Dijital Ortamda Telif Hakkı İhlallerinin Engellenmesi

FSEK ek madde 4 uyarınca, dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde,

  • Hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister.
  • İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir.
  • İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir.
  • Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür.
  1. Telif Hakkı Korumasında Tescil[13]

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunan eserler, eserin yaratıldığı andan başlayan doğal bir korumadan yararlanır. Eserin herhangi bir kuruma kayıt (tescil) ettirilmesine ya da onaylattırılmasına gerek yoktur.

Ancak eser üzerindeki hakların korunması ve özellikle hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması amacıyla bazı işlemlerin yapılması mümkündür.

·      İsteğe bağlı kayıt- tescil

Eser sahibinin yani eseri meydana getiren kişi ya da kişilerin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlayan ve isteğe bağlı olarak yapılan bir işlemdir. Bu işlem beyana dayalı bir işlem olup hak kurucu niteliğe sahip değildir. Fikirler soyut halleriyle kayıt- tescil edilememekle birlikte ancak somutlaştırılıp şekillendirilmeleri (eser haline getirilmeleri) halinde Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü nezdinde kayıt –tescil edilmeleri mümkündür.

İsteğe bağlı kayıt- tescil başvurusu sonucunda, başvuru sahibine yapılan işleme ilişkin olarak esere, eser sahibine ait bilgileri içeren bir belge tanzim edilerek verilir.

·      Noter tarafından düzenlenen ya da onaylanan eser sahipliği/hak sahipliği beyanı

Kişinin söz konusu eseri kendisinin meydana getirdiğini ve bu eser üzerindeki tüm hakların kendisine ait olduğunu içeren beyanının noter tarafından düzenlenmesi ya da onaylanması mümkündür.

  1. MARKA HUKUKU
  1. Marka Tanımı ve Düzenlemeleri

Türk Hukuku’nda “marka” kavramı 6769 sayılı Sinai Mülkiyet Kanunu’nda (“Kanun”)[14] düzenlenmiştir.

Kanunun 4. maddesine göre, marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.

Buradan hareketle, marka korumasının “mal ve hizmetleri ayırt eden işaretler” için mevcut olduğu söylenebilir.

  1. Marka Koruması ve Tescil

Kanun’un 7. maddesi uyarınca, bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.  Bu tescil, başvuru üzerine Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gerçekleştirilir.

Kanunun 11/3 maddesine göre, tescil başvurusu sırasında başvuruya konu mal veya hizmetler 12/7/1995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katılmamız kararlaştırılan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nis Anlaşmasına göre sınıflandırılır.

  1. Koruma Süresi ve Yenileme

Kanunun 23. maddesi uyarınca, tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre, onar yıllık dönemler hâlinde yenilenir

  1. Marka Hakkına Tecavüze İlişkin Cezai Hükümler

Kanunun 30. maddesinde marka tecavüzüne ilişkin cezai hükümler belirlenmiştir:

(1)Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(2)Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.

(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.

  1.  Alan Adlarının Koruması[15]

Alan adı bir web sitesinin internet sitesindeki adı ve adresidir. (örneğin: www.baskent.edu.tr)

Alan adları hiyerarşik bir yapıya sahiptir. Alan adlarında nokta ile ayrılan bölümler soldan sağa doğru artan düzeyde bir önem sırasına sahiptir. www.btk.gov.tr alan adında en sağdaki bölüm “gov.tr” TLD (Top Level Domain-Birinci Derece Alan Adı), ortadaki “btk” SLD (Second Level Domain-İkinci Derece Alan Adı)’dir. Birinci derece alan adları, kendi içinde ikiye ayrılmaktadır:

  • Jenerik Birinci Derece Alan Adı (Generic Top Level Domain – gTLD) ve
  • Ülke Kodu Birinci Derece Alan Adı (Country Code Top Level Domain – ccTLD).

Jenerik Birinci Derece Alan Adları, alan adlarını belli bir amaç altında gruplayan, herhangi bir coğrafik anlam taşımayan ve üç veya daha fazla karakterden oluşan ve “com, net, org, gov, edu, mil, int” gibi bir uzantı ile biten alan adlarıdır. Bu adlar 1984 yılında alan adları sistemine eklenmiş olup, o zamandan beri kullanılmaktadır.

Ülke Kodu Birinci Derece Alan Adları, bir ülkeyi, bir toprak parçasını veya bir coğrafi bölgeyi gösteren ve ISO (International Organization for Standardization-Uluslararası Standardizasyon Örgütü) 3166 standardında tanımlanan iki harflik kısaltmalar ile biten alan adlarıdır. Örneğin, ülkemizin kodu “.tr”, Fransa’nın “.fr” ve Japonya’nın “.jp”dir. (kaynak: https://www.btk.gov.tr/internet-alan-adlari-genel)

5.1.  Jenerik Birinci Derece Alan Adlarının Korunması (gTLD)

Alan adları ile ilgili kabul gören uluslararası kuruluş ICANN’dir.

ICANN 1998’de kurulan, kar amacı gütmeyen, kamu yararı için çalışan bir kuruluştur. ICANN alan adı tahsis eden kuruluşlara yetki vermekte ve kayıtları koordine etmektedir. Bir alan adı kayıt ettirildiğinde aynı zamanda ICANN’e de kayıt olur, aynı zamanda alan adını alan kişi ve kuruluşun kaydı tutulur.

Alan adları ile ilgili ilk gelen alır prensibi geçerlidir. Bu konuda yaşanan uyuşmazlıklarda, ICANN’in UDRP kuralları geçerli olacaktır. (Rules for Uniform Domain Name Dispute Resolution Policy)  Bu kurallarda alan adlarının uluslararası tahkim yolu ile sonuca ulaştırılması usulü ve kuralları belirlenmektedir.

5.2. Ülke Kodu Birinci Derece Alan Adlarının Korunması (ccTLD)

Ülke kodlu alan adlarının düzenlenmesi 07.11.2010 tarihli İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nde[16] geçmektedir.

Bu yönetmeliğe göre “alan adı: tr uzantılı internet alan adı” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle yönetmelik düzenlemeleri ülke kodlu birinci derecede alan adları içindir.

Yönetmelik gereğince “.tr ağ bilgi sistemi (TRABİS)” de “.tr” uzantılı internet alan adı sisteminin ve buna ait merkezi veritabanının işletilmesine, rehberin oluşturulmasına, güncellenmesine ve rehberlik hizmetinin sunulmasına ve alan adı başvuru işlemlerinin gerçek zamanlı olarak yapılmasına imkân veren, tüm bu faaliyetlerin güvenli ve iş sürekliliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirildiği sistem” olarak tanımlanmıştır.

5.2.1.  ccTLD Ülke Kodlu Alan Adı Tescili ve Devri

Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca alan adı tahsisleri belgeli veya belgesiz olarak iki yöntemle yapılır.

  • Belgesiz alan adı tahsisi “ilk gelen ilk alır” kuralının geçerli olduğu tahsislerdir. İlk gelenin tespitinde, alan adı başvurusunun TRABİS’e ulaştığı zaman kaydı esas alınır.
  • Belgeli alan adı tahsisi, ilgili bilgi ve/veya belgelerin başvuru sahibi tarafından Kayıt Kuruluşu’na (KK) verilmesini ve bu bilgi ve/veya belgelerin TRABİS’e ulaştırılmasını müteakip yapılan tahsislerdir. Belgeli olarak tahsis edilecek alan adları bu Yönetmeliğin ekinde düzenlenmiştir.

KK’ların, TRABİS üzerinden başvuru işlemlerini tam ve doğru olarak tamamladıkları ve ücretini ödedikleri alan adları, başvuru sahiplerine tahsis edilir.Alan adı bir defada en az bir en fazla beş yıl süre için tahsis edilir.

Yönetmelik madde 13’e göre “Alan adları satılabilir veya devredilebilir.”

Satış veya devir işleminin gerçekleşmesi için hizmet alınan KK’nın İnternet sitesinde yer alan ilgili formun tam ve doğru olarak doldurulması gerekir. KK’nın, TRABİS üzerinden gerekli işlemleri tamamlaması halinde alan adının satışı veya devir işlemi doğrultusunda ilgili alan adı sahibi değişikliği gerçekleştirilir.

Gerçek kişilerin ölüm, gaiplik, gaiplik karinesi gibi durumlarında alan adı yasal mirasçılara devredilebilir.

5.2.2. ccTLD Ülke Kodlu Alan Adı Uyuşmazlıklarının Çözümü

Yönetmelik uyarınca internet alan adları ile ilgili uyuşmazlıkların çözüm sürecini hakemler veya hakem heyetleri vasıtasıyla yürüten üniversiteleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya uluslararası kuruluşlar “uyuşmazlık çözüm hizmet sağlayıcı” olarak faaliyet gösterecektir.

Yönetmelik madde 25 uyarınca, uyuşmazlık çözüm mekanizmasına başvuru için;

a) İhtilaf konusu alan adının, sahip olunan ya da ticarette kullanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işaretlerle benzer ya da aynı olması ve

b) Alan adını tahsis ettiren tarafın bu alan adı ile ilgili yasal bir hakkı ya da bağlantısının olmaması ve

c) Bu alan adının alan adı sahibi tarafından kötü niyetle tahsis ettirilmesi veya kullanılması gerekmektedir.

İnternet Alan Adları Uyuşmazlık Çözüm Mekani̇zmasi Tebli̇ği̇ madde 19’a göre aşağıdaki durumlar, alan adının kötü niyetle tescili ve kullanılması düzenlenmiştir.

a) Şikâyet konusu İAA’nın, ticaret veya hizmet markası, ticaret unvanı, işletme adı veya kişi adı ya da diğer tanıtıcı işaretin sahibi olan şikâyetçiye veya şikâyetçinin ticari olarak rekabette bulunduğu tarafa, bu İAA’nın (internet alan adı) belgelenmiş tahsis masraflarını ve yatırım maliyetini aşan miktardaki bir meblağ karşılığında satma veya devretme amacıyla tahsis ettirilmiş olması,

b) Şikâyet konusu İAA’nın, ticarette kullanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işaretin sahibinin, bu marka, unvan, ad ya da işareti İAA’da kullanmasını engellemek amacıyla tahsis ettirilmiş olması,

c) Şikâyet konusu İAA’nın, esasen ticari rakiplerin işlerine ya da faaliyetlerine zarar vermek amacıyla tahsis ettirilmiş olması,

ç) İhtilaf konusu İAA’nın, ticari kazanç elde etmek amacıyla, şikâyetçinin sahibi olduğu ticarette kullanılan marka, ticaret unvanı, işletme adı ya da diğer tanıtıcı işareti ile benzerlik sağlayarak karışıklık meydana getirmek suretiyle internet kullanıcılarının İAAS’nin internet sitesine veya herhangi bir internet sitesine yönlendirilmesi amacıyla bu İAA’nın kullanılması.

(2) Bu maddenin birinci fıkrasındaki durumlar tahdidi olmayıp, hakem veya hakem heyeti takdiri ile de İAA’nın kötü niyetle tahsis ettirildiği veya kullanıldığına karar verilebilir.

 

 

 

————————————————————————————————————————————————————————-

Bu ders notları ve tüm içeriği ile ilgili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleriyle  korunan mali (İşleme, yayma, çoğaltma, temsil,  İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı) ve manevi fikri hakların tümü Avukat Öğretim Görevlisi Özge EVCİ ERALP’e aittir. Bu ders notları izinsiz çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve izin alınmadan kullanılamaz, internet sitelerinde yayınlanamaz.Av.-Öğretim Görevlisi Özge Evci Eralp 2023-2024

 


[1] Resmi Gazete Tarihi : 13.12.1951   Resmi Gazete Sayısı : 7981

[2] Yargıtay 11. HD. T. 23.06.2008, E. 2007/6510, K. 2008/8309

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin T. 13.03.2007 E. 2006/934 K. 2007/455

[4] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/998 K. 2019/373 T. 28.3.2019

[5] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/998 K. 2019/373 T. 28.3.2019

[6] İşlenme eser: Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsullerini ifade eder.

[7] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/998 K. 2019/373 T. 28.3.2019

[8] Devletin faydalanma salahiyeti: (1) Madde 46 – (Değişik: 1/11/1983 – 2936/10 md.) Çoğaltma ve yayımı eser sahibi tarafından açıkça men edilmemiş olan ve umumi kütüphane, müze ve benzeri müesseselerde saklı bulunan henüz yayımlanmamış veya alenileşmemiş eserler, mali haklarla ilgili koruma süresi dolmuş olmak şartıyla, bulunduğu kamu kurum ve kuruluşuna ait olur. Bunlardan kamu kurum ve kuruluşları ile bilimsel vesair amaçla yararlanmak isteyen kişi ve kuruluşların izin alacakları merci ve bunlardan alınacak ücretlerle bu ücretlerin hangi kültürel gayelerde sarfedileceği ve diğer hususlar, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir. (2) 8. Kamuya maletme: (1)(3)(4) Madde 47 – (Değişik: 10/9/2014 – 6552/87 md.) (İptal birinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 14/5/2015 tarihli ve E.: 2014/177, K.: 2015/49 sayılı Kararı ile.) Bu hususta karar verilebilmesi için eserin, Türkiye’de veya Türkiye dışında Türk vatandaşları tarafından vücuda getirilmiş olması gerekir. (4) Cumhurbaşkanı kararında; 1. Eser ve sahibinin adı, 2. Hakları kullanacak makam veya müessese, 3. Hak sahiplerine, talep üzerine ödenecek bedelin nasıl belirleneceği ve bu bedelin hangi kurum tarafından ödeneceği, 4. Eserden gelir elde edilmesi hâlinde bu gelirin hangi gayelere tahsis edileceği, yazılır.(3) Cumhurbaşkanı kararında belirtilen eserin, topluma ulaşması sağlanacak şekilde yayımlanması zorunludur.

[9] Madde 9 – Birden fazla kimselerin birlikte vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, eseri birlikte vücuda getirenlerden her biri bütün eserin değiştirilmesi veya yayımlanması için diğerlerinin iştirakini isteyebilir. Diğer taraf muhik bir sebep olmaksızın iştirak etmezse, mahkemece müsaade verilebilir. Aynı hüküm mali hakların kullanılmasında da uygulanır.

[10] Bilgisayar programlarını “eser” sayan bu değişiklik, 12.06.1995 tarih ve 22311 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan 4110 sayılı ”Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ilişkin Kanun” ile yapılmıştır.

 

[11] Resmi Gazete Tarihi : 26/6/2004  Resmi Gazete Sayısı :25504

[12]Resmi Gazete Tarihi : 17.12.2004 Resmi Gazete Sayısı : 25673

[13] Kültür ve Turizm Bakanlığı,Telif Hakkı Nasıl Korunur, https://telifhaklari.ktb.gov.tr/TR-332374/telif-hakki-nasil-korunur.html 30.11.2023 tarihinde erişilmiştir.

[14] Resmi Gazete Tarihi : 10.1.2017    Resmi Gazete Sayısı : 29944

[15] Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, https://www.btk.gov.tr/internet-alan-adlari-genel adresinden 30.11.2023 tarihinde erişilmiştir.

[16] Resmi Gazete Tarihi: 07.11.2010 Resmi Gazete Sayısı: 27752

Yazar Hakkında