SORU 194 : Türk Ceza Kanunu'nda yapılacak değişiklikler paketine ölümlü iş kazaları sonucunda sorumlulara verilecek cezalarla ilgili bir ekleme yapılabilir mi?

 
20131003_553667CEVAP 194 : 13.05.2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde gerçekleşen ve 300’e yakın işçinin öldüğü iş kazası tüm Türkiye’de ciddi bir üzüntü yarattı ve 3 gün boyunca yas ilan edildi.
Bir hukukçu olarak toplumun tüm kesimlerini derinden yaralayan Manisa-Somadaki bu iş kazası nedeniyle bu öneriyi yapmayı kendime borç biliyor bu vesileyle ölenlerin ailelerine başsağlığı yaralılara ve ailelerine acil şifalar diliyor ve acılarını paylaştığımı  ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle ülkemizde bir daha böyle büyük ölçekte bir iş kazası yaşanmaması için gerekli önlemlerin acilen alınması gerektiği hususu kamuoyunun ortak beklentisi haline gelmiştir.
Şüphesiz cezalar ne kadar arttırılırsa arttırılsın suçların bu yöntemle tamamen önlenebilmesinin imkanı yoktur. Ancak günümüz Türkiyesinde verilen cezaların fazlalılığının da suçun işlenmemesi için ilgilileri daha dikkatli davranmaya sevkettiği de bir gerçektir. Hatta bu husus toplumun ortak kanısı haline bile gelmiştir.
Türk Ceza Hukukunda tehlikeli olarak kabul edilecek işlerde çalışan işçilerin iş kazası nedeniyle ölmeleri halinde bu hususu düzenleyen açık ve ayrıksı özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Uygulamada genellikle bu tür olaylarda Türk Ceza Kanunu’nun Taksirle öldürme başlıklı 85.maddesi uygulanmaktadır.Bu maddenin 1.fıkrasına göre  Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.Bu maddenin 2.fıkrasında göre Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ölen işçi sayısı kadar cezanın uygulanması ihtimali ise 85.maddenin 2.fıkrasında “birden fazla insanın ölümü” ibaresi nedeniyle pek mümkün değildir.
Türk Ceza Kanunu’nun Zincirleme Suç başlıklı 43.maddesi gereğince Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Esasen birden fazla ölümlü iş kazalarında Türk Ceza Kanunu’nun 43.maddesi uyarınca zincirleme suç olarak değerlendirilmesi de verilecek cezalarda bir indirim imkanı sağlayabilecektir.
Oysa mevcut olayda “taksirle adam öldürme” suçundan daha farklı özellikler barınmaktadır. Bu nedenle özel bir düzenleme gereksinimi vardır.
Türk Ceza Kanunu “kazuistik” yani her ayrı olaya göre ayrı bir madde düzenleme mantığıyla hazırlanmadığından  ölümlü iş kazaları nedeniyle ayrı bir düzenleme yapılması gerekmeyeceği düşünülse de bazı konularda özel düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Örneğin Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü kısımında “Genel Tehlike Yaratan Suçlar” başlıklı bölümde yer alan İnşaat veya yıkımla ilgili emniyet kurallarına uymama” başlıklı 176.maddesi bu şekildedir. Bu maddeye göre  İnşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri almayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Aynı şekilde Türk Ceza Kanunu’nu “İşaret ve engel koymama” başlıklı 178.maddesi de bu şekildedir. Buna göre Herkesin gelip geçtiği yerlerde yapılmakta olan işlerden veya bırakılan eşyadan doğan tehlikeyi önlemek için gerekli işaret veya engelleri koymayan, konulmuş olan işaret veya engelleri kaldıran ya da bunların yerini değiştiren kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ülkemizde yargılamaların çok uzun sürdüğü mevzuatta boşluk olması durumunda hukuki tartışmaların çoğu kez olayın sorumlularının cezalandırılmasını geciktirdiği düşünüldüğünde açık düzenlemelerin yapılması zarureti vardır. Ayrıca ceza miktarlarının da özel düzenlemeler aracılığıyla daha da ağırlaştırılabilmesi mümkün hale gelebilecektir. Konuya ilişkin olarak bir Yargıtay kararını aşağıda sunuyorum. Olayın 2003 yılında gerçekleştiğini ve Yargıtayın kararını 2012 tarihinde verildiği ayrıntısını da dikkat etmenizi istiyorum.

YARGITAY 12. Ceza Dairesi
Esas: 2012/7568
Karar: 2012/9354
Taksirle patlama sonucu ölüme ve yaralamaya neden olma suçundan sanıklar M… ve M…’ın mahkumiyetine; sanık G…’in beraatine ilişkin hükümler Sanık M… ve müdafii, sanık M… müdafii, katılan A… tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanıklar hakkında kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik müşteki A… tarafından yapılan temyiz isteminin incelenmesinde;
Müşteki A…, …Asliye Ceza Mahkemesince 12.12.2003 tarihli celsede alınan beyanında sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan ettiği, görevsizlik kararından sonra yapılan yargılamada şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de, önceki vazgeçmesi nedeniyle davaya katılamayacağı anlaşıldığından hükmü temyiz hakkının bulunmaması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMK’nın 317. maddesi uyarınca müştekinin temyiz isteminin REDDİNE,
2- Sanıklar M… ve Me… hakkındaki hükümlere yönelik sanıklar müdafilerinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Hükmedilen cezanın süresi itibariyle sanık M…’ın duruşma isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ile halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 318. maddesi gereğince REDDİNE karar verilerek yapılan incelemede;
TCK’nın 383. maddesindeki suçun oluşabilmesi için infilaka sebebiyet verecek maddenin bizatihi infilak edici nitelikte olması gerekir. Dava konusu olayda ise kömür ocağının işletilmesinde Kanunun öngördüğü güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle oluşan gazın patlamasıyla gelişen olayda taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme suçu oluşmuş olup, mahkemenin uygulamasının yerinde olduğunun kabulüyle, tebliğnamenin düşüncesine çoğunluk olarak işitirak edilmemiştir.
Ancak;
Sanıkların duruşmada gözlemlenen durumlarına göre haklarında TCK’nın 59. maddesinin uygulandığı, zararların tamamına yakınının icra yoluylada tahsil edildiği ve kusur durumları da nazara alınarak, sanıklar hakkında 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanması gerekirken, suçun işlenmesindeki özellikler, ölü ve yaralı sayısı gerekçe gösterilerek, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak suç vasfı yönünden oyçokluğuyla diğer yönlerden ise oybirliğiyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesiyle halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.04.2012 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
Olay tarihide, sanıkların sorumlu oldukları kömür ocağında biriken metan gazı ölçümü yapılmadan ve sağlıklı bir çalışma ortamı sağlanmadan, kömür çıkartmak için patlatılan ve kimyasal özellikleri itibariyle patlayıcı madde niteliğindeki dinamitin ocaktaki metan gazı ve hava karışımını etkilemesiyle oluşan grizu patlaması sonucu ocak içerisinde ölüm meydana geldiği ve olayda taksirle infilak sonucu ölüme neden olan sanıkların eylemlerinin bu haliyle 765 sayılı TCK’nın 383/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve inceleme tarihi itibariylede 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddesindeki zamanaşımı gerçekleştiğinden çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.

26.09.2004 tarihinde kabul edilip, 12.10.2004 tarihinde 25611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

1205201422062991335675237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 15 kez değiştirilmiştir.Bakanlar Kurulu tarafından 05.05.2014 tarihinde kararlaştırılan ve 12.05.2014 tarihinde Başbakan imzası ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda toplam 13 maddede değişiklik yapılması öngörülmektedir.

Ceza Kanununda sürekli değişiklik yapılmasının doğru olmadığını ve uygulamada ciddi sıkıntılar yarattığını belirtmekle birlikte gerek bu değişikliklerin önümüzdeki günlerde TBMM gündemine geleceği ve muhtemelen yasalaşacağı düşünüldüğünden gerekse Türkiye gündemini derinden sarsan Manisa-Soma’da gerçekleşen bu iş kazası nedeniyle bu yönde bazı maddeler de bu çalışma kapsamına alınabilir.
 
Bu çalışmanın temelinde Kamuoyunu derinden yaralayan çocuk ve kadınlara yönelik şiddet eylemleri sonrasında bazı maddelerdeki cezaların arttırılması ve dolayısıyla bu suçların işlenmesinde bir caydırıcılık unsuru olacağı öngörüldüğünden bu tür iş kazalarının olmaması için sorumluların daha dikkatli ve tedbirli davranması ve uygulamadaki duraksamaları önlemek için Türk Ceza Kanunu’nda ağır ve daha ağır cezayı düzenleyen bir madde hazırlanabilir.
Bu maddenin kapsamını belirlemek ise düşünüldüğünün aksine çok da zor değildir. Zira 13.07.2013 tarihli 28706 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “TEHLİKELİ VE ÇOK TEHLİKELİ SINIFTA YER ALAN İŞLERDE ÇALIŞTIRILACAKLARIN MESLEKİ EĞİTİMLERİNE DAİR YÖNETMELİK” ve ekinde bu yönde işkolları açısından kapsamlı düzenlemeler mevcuttur.
Türk Ceza Kanununda yapılacak değişikliklerle ilgili hazır bir yasa tasarısı var iken milletvekilleri tarafından kısa bir madde çalışması yapılarak en azından yasal anlamda bir düzenleme yapılarak sorunun çözümüne bir ölçüde katkı sağlanılabileceğini düşünüyor bu vesileyle ölenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara ve ailelerine acil şifalar diliyorum.
 
 

Yazar Hakkında